Our social:

Latest Post

20 Mart 2015 Cuma

Beyşehir Gölü Millî Parkı

Beyşehir Gölü Millî Parkı, Beyşehir Gölü’nün yakınında Türkiye'nin en büyük milli parkıdır.

Derlenen bilgilere göre, 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan milli park 88 bin 750 hektarlık alanı kapsıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde koruma altında bulundurulan Türkiye'de toplam 897 bin 657 hektarlık alana sahip 40 adet milli park bulunuyor. Bu milli park alanlarının en genişi ise Beyşehir Gölü Milli Parkı olarak dikkat çekiyor. Türkiye'nin en büyük tatlı su kaynağı olan Beyşehir Gölü'nde Beyşehir ve Kızıldağ olmak üzere iki ayrı milli park bulunuyor. Beyşehir Gölü Milli Parkı, Türkiye'nin en önemli ziyaretçi çeken doğal mekanları arasında gösteriliyor. Beyşehir milli parkının orman formasyonunu ardıç, karaçam, göknar, sedir ve meşe türleri oluşturuyor. Ağaçlar yer yer göl kenarına kadar uzanarak Beyşehir Gölü'nün koylarını ve körfezlerini görsel açıdan eşsiz bir manzaraya kavuşturuyor. Üstün değerdeki peyzaj güzellikleri, göçmen kuşlar için iyi bir barınak olması, potansiyel göl sularına dayalı sporlarına elverişli göl kıyılarının bulunması ile Selçuklu dönemine ait kültürel zenginlikler olması Beyşehir Gölü Milli Parkı'nın kaynak değerlerini daha da önemli hale getiriyor.

Milli park olan Beyşehir Gölü bünyesinde ayrıca irili ufaklı çok sayıda adanın bulunması, doğal mekana olan ziyaretçi ilgisini de artırıyor. Göl içerisindeki adalar su kuşlarının yuvalanması ve kuluçkalanmaları için önem teşkil ederken, adalar dalgıç türleri, kuğular, karabataklar, bazı balıkçıl türleri ve ördekler için kışlama ve kuluçka alanı olarak biliniyor. Yine, milli park bünyesindeki göl suyunun alkalin özellikte olması, sazan, levrek vb. balık çeşitlerinin bulunmasının yanında, su kaplumbağası ve yılanlar ise gölün faunasına zenginlik katıyor. Yoğun ziyaret dönemi Mayıs ile Ekim ayları arası olan Beyşehir Gölü Milli Parkı ziyaretçilere yeşil örtü ile zengin sahil kesimlerinde günübirlik çadır ve karavan kampı imkânı sunarken, farklı konaklama tercihleri için ise ilçe merkezinden yararlanılabiliyor.Öte yandan, Türkiye'de iki ayrı milli park alanı olarak koruma altında bulundurulan tek su kaynağı yine Beyşehir Gölü. Beyşehir Gölü'nün Isparta ili sınırlarındaki Kızıldağ Milli Parkı 1969 yılında kurulurken, 59 bin 400 hektarlık sahayı kapsıyor. Milli parkın bitki örtüsünü kızılçam, karaçam, ardıç, sedir ormanları ile bozuk maki toplulukları oluşturuyor.

Olimpos Beydağları Millî Parkı

Olimpos Beydağları Millî Parkı, 1972 tarihinde Antalya ili Kemer ilçesi sınırarı içinde bulunan doğal ve tarihi güzelliklerin korunması için sit alanı olarak korunmaya alınan bölge.

Olimpos-Beydağları Sahil Millî Parkı Sarısu'dan itibaren Antalya - Kumluca karayoluna ve Akdeniz'e paralel olarak Gelidonya Burnu'na kadar uzanmaktadır. Akdeniz Körfezinin batı sahilinde muhteşem güzellikte doğal plajlar antik şehirler vardır. Çıralı ve Adrasan Plajı bunlardan en güzel ve uzun olanıdır. Milli Park giriş noktasından itibaren Topçam, Küçük Çaltıcak, Büyük Çaltıcak, Kargıcak 1-2 gibi günübirlik mesire alanlara uzun plajlara sahip orman ve denizin kucaklaştığı ender tabiat harikalarıdır.

Ayrıca Millî Park içinde Göynük Çadırlı Kampı (100 çadır) ve Kemer'e 3 km mesafede Kındılçeşme Çadırlı Kamp alanı (225 çadır) bulunmaktadır.

Phaselis Antik Kenti jeolojik, tarihi, flora ve fauna güzelliklerin bulunduğu bir yol kavşağı niteliğindedir. Çıralı Sahili, Olympos antik kenti ve Yanar taş, Millî Park'ın sembol kaynaklarındandır.

Olympos Antik Kenti, Antalya'nın 80 km güneyinde ve Antik Likya Bölgesi içindedir. Doğudan Akdeniz'e açılan Olympos Antik Kenti, ortasından geçen Akçay (Olympos Çayı) ile ikiye bölünür. Bu konumuyla tarih boyunca liman kenti olma özelliği taşıyan Olympos, günümüze gelen antik kentler arasında farklı bir yapı sergiler. Olympos kelimesinin Yunanca kaynaklo olmadığı düşünülmektedir. Bu adın kaynağı ve anlamı tam olarak açıklanmamakla birlikte, eski Anadolu dillerinden geldiği ve genellikle "yüksek dağ, ulu dağ" anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Kentin kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Tarih sahnesinde Olympos Likya Birliği içinde bastığı sikkeler ile MÖ 168-78 yıllarında ilk kez görülür. Olympos bu birlik içinde üç oy hakkına sahip, altı ayrıcalıklı kentten birisidir. Hatta bazen birlik başkanının bu kentten çıktığı saptanabilir. MÖ 80 yılında kent, korsanların eline geçmiştir. Ünlü Korsan Zeniketes'in Olympos yakınlarındaki bir kalede oturduğu bilinmektedir. Anadolu kıyılarındaki ve dağlık bölgelerdeki karışıklıklar üzerine bölgeyi korsanlardan temizlemek için, Romalı komutan ve senatör Publius Servilius Vatia komutasındaki Roma Donanması MÖ 78 yılında Gelidonya Burnu'nda yapılan üç deniz savaşını da kazanarak Zeniketes'in ünlü kalesini yerle bir etmiştir. Zeniketes'in ölümünden sonra komşu kentlerle beraber Olympos da Roma'nın eline geçmiştir. Bu dönemlerde Hephaistos, Zeus ve Apollon kültlerinin Olympos'ta tapınım gördüğü bilinmektedir.

Roma İmparatorluk döneminde de Olympos Likya Birliği'nin seçkin üyelerinden biri konumundadır. M.S. 2. yüzyılın sonları ile M.S. 3. yüzyılın başlarına tarihlenen mezar yazıtından, Marcus Aurelius Arkhepolis'in Likya Birliğinde Lykiarkh (Likya Birliği Başkanı) olarak görev yaptığı ortaya çıkmıştır.

Kuzey Nekropol, Akçay (Olympos Çayı) ile ikiye bölünen kentis kuzeyinde yer alır. Bu bölgede yaklaşık 113 mezar tespit edilmiştir. Güney Nekropol'deki mezarlar genellikle bitişik yapılmışken burada mezarlar arasında mesafeler bırakılmış ve belli bir aksa göre konumlandırılmaya önem verilmemiştir. Kanallar ve mozaikli yapının yer aldığı bölümde ise, Olymposlu Lykiarkh Marcus Aurelius Arkhepolis'in anıtsal mezarı ve Antimakhos'ın lâhdi yer almaktadır. Lykia tipi lâhdin etrafı Bizans dönemine ait yapılarla kuşatılmıştır. Bizans döneminde kentte, Nekropol içinde kiliselerin bulunması, geç dönemlerde de Roma mezarlarının kullanıldığını düşündürmektedir. Kuzey Nekropolde M.S. 1. yüzyıldan itibaren gömü yapılmış ve M.S. 3. yüzyıl içinde de devam etmiştir. Olasılıkla Bizans döneminde de bu mezarlar yeniden kullanılmıştır.

Başkomutan Tarihi Milli Parkı

Başkomutan Tarihi Milli Parkı, Ege Bölgesi'nin İçbatı Anadolu Bölümü'nde, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla oluşturulmuş park. Kurtuluş Savaşı'nın önemli çarpışmalarına sahne olan ve günümüzde Afyonkarahisar, Kütahya ve Uşak illeri sınırları içinde kalan toplam 42.183 hektarlık alan, 8 Kasım 1981'de ulusal park olarak ayrılmıştır.

Birbiriyle bağlantısı olmayan Kocatepe ve Dumlupınar adlı iki bölümden oluşur. Kocatepe bölümü Afyonkarahisar kentinin güneybatısındaki ünlü Kocatepe Anıtı'nı da içine alır. Dumlupınar bölümü Afyonkarahisar'ın Sincanlı, Kütahya'nın Altıntaş ve Dumlupınar, Uşak'ın Banaz ilçelerine ait bazı toprakları kapsar. Mustafa Kemal'in "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" buyruğunu verdiği Çalköy (bugün Zafertepeçalköy) bu bölümdedir. Ulusal park alanı içinde çeşitli şehitlikler, anıtlar ve bir de müze vardır.

Altınbeşik Mağarası Milli Parkı

Altınbeşik Mağarası Milli Parkı , Antalya ili, İbradi (Aydınkent) ilçesine 7 km. uzaklıkta Ürünlü köyünün yaklaşık 5 km. güneydoğusunda , derin ve sarp Manavgat vadisinin batı yamacında yer alan milli park.

Yatay ve kısmen aktif bir mağara sistemi olan Altınbeşik Mağarası adını üst kısımda yer alan Altınbeşik Tepesi’nden almaktadır. Torosların bu bölgesi hem jeolojik hem de jeomorfolojik yönden çok karışık bir yapıya sahiptir. Tersiyer ortalarında meydana gelen şiddetli kıvrımları, bu dönemin sonunda şiddetli dikey yükselmeler izlemiştir. Jeolojik bindirmeler, büyük kırıklar ve derin kazılmış vadiler bu hareketli jeolojik geçmişin sonucudur.
 Altınbeşik Mağarası Üst Kretase yaşlı kireçtaşları içinde kırıklar üzerinde oluşmuştur. Mağara üst üste 3 seviyede gelişmiştir. En alt ve orta seviye yağışlı mevsimlerde aktif, en üst seviye ise devamlı kurudur.

Altınbeşik Mağarası daha kuzeyde bulunan Eynif Polyesi’nin ve civarındaki bir dizi daha küçük polyelerin yer altına intikal eden sularının toplanarak tahliye edildiği bir ana yeraltı deresi görevini görmektedir. Güz aylarında mağara içinde çok miktarda durgun göletler vardır. Mağara içindeki kum ve çakıl birikintilerinden, kayalar üzerindeki akıntı oyuklarından bahar aylarında orta ve alt seviyeden debisi kuvvetli yeraltı derelerinin aktığı anlaşılmaktadır.

Altınbeşik Mağarası’nın aktivitesini tamamen yitirmiş olan üst seviyesinde, tabanda kaya blokları dikkati çeker, bunların yanında dikit ve sarkıt oluşumları da vardır. Orta seviyenin tabanı daha çok dere yatakları özelliğini taşır. Burada kaya blokları geniş yerler kaplar, yer yer kum ve çakıl depoları ile traverten oluşumları görülür. Mağaranın girişinden itibaren ilk 200 m mağaranın alt seviyesini oluşturur ve burası devamlı su altındadır.

Alt seviyenin bitiminde 40 m’lik dik bir çıkış vardır. Bu çıkış ve bitişik duvarlar beyaz renkli kalın travertenlerle kaplıdır. Mağaranın en güzel bölümünü burası oluşturmaktadır.

Ayrıca, Altınbeşik Mağarası’nın çevresindeki zengin flora ile karst topoğrafyasının vahşi güzelliği milli parkın peyzaj değerlerini oluşturmaktadır.

Milli parkın başta görülmesi gerekli yeri, Altınbeşik Mağarası’dır. Ancak bu saha; belirli düzenlemeler ve önlemler alındıktan sonra ziyaretçilerini kabul edebilecektir. Bunun yanında Manavgat Vadisi’nin sunmuş olduğu doğal güzellikler ziyaretçilerin hafızasında iz bırakacak niteliktedir. Ayrıca; milli parka ulaşırken uğrak noktası olan Ürünlü köyü yöresel mimarisi ile ziyaretçileri etkilemektedir.

Aladağlar Millî Parkı

Aladağlar Millî Parkı, 1995 yılında kurulmuş milli park. Akdeniz Bölgesi’nde, Niğde, Kayseri, Adana illeri sınırları içinde yer almaktadır. 1995 yılında ilan edilmişltir. Yüz ölçümü 54.524 hektardır. Toros sıradağlarının en yüksek zirvelerine sahip olan Aladağlar jeolojik olarak da Türkiye'nin en ilginç yerlerinden biridir. Buzul Gölleri ve Kapuzbaşlı şelaleleri görülmeye değer yerlerdir. Milli parkın düşlük rakımlı kesimlerinde kızılçam, karaçam ve göknar toplulukları bulunmaktadır. Ağaç sınırının üzerinde ise kayalar arasında yetişen otsu bitkilerin çoğu gösterişli çiçeklere sahiptir. Milli parkta yaban keçisi, yaban domuzu, kurt, çakal sansar gibi memeliler, yırtıcı ve ötücü kuşlar yaşamaktadır. Aladağlar Türkiye içinden ve dışından, dağcıların en çok rağbet ettikleri bir yerdir.

Milli Park’a Adana, Kayseri ve Niğde illerini çevreleyen karayolu, havayolu ve demiryolu ile ulaşılabilir. Demirkazık köyüne ulaşım Niğde ve Adana’dan Çamardı otobüsleri ile sağlanmaktadır. Kayseri-Yahyalı arası 66km, Niğde-Çamardı arası 65 km, Adana-Çamardı arası ise 160 km. dir.

Emli Vadisi'nden başlayıp, Sokullupınar mevki ve Yedigöller'i kapsayan doğa yürüyüşü mevcuttur. 3756 metre yükseklikte Demirkazık dağının zirvesinde güneşin doğuşunu seyretme imkanı bulunmaktadır.

Ağrı Dağı Millî Parkı


Ağrı Dağı Millî Parkı, 2004 yılında, Ağrı dağı ve çevresindeki 88.014 ha alanda ilan edilin milli park. Nuh tufanı, Türkiye'nin en yüksek dağı ve en büyük buzulu, meteor çukuru, yaban hayatın çeşitliliği ile dikkat çeker.

Alan, bitki ve hayvan tür zenginliği, peyzaj ilginçliği, volkanizma ile ilgili ilginç yer şekilleri, jeolojik özellikleri, sulak alanları, turizm ve dağcılık potansiyeli ile dikkat çeker. Milli park Türkiye, İran, Nahcivan, Ermenistan sınırlarının kesişim noktasındadır. Ağrı'nın Doğubayazıt, Iğdır'ın Aralık ve Karakoyunlu ilçeleri alan sınırındadır. Ağrı merkeze 100 km mesafededir. Avrupa ve Türkiye'nin en yükseği 5137 m'lik Ağrı Dağı ve 3898 m'lik Küçük Ağrı dağı park sınırlarında bulunur.
Görülmesi gereken yerlerden birisi de Buz Mağarasıdır. Mağara Küçük Ağrı dağının eteklerinde, Doğubayazıt'ın Hallaç köyüne 3 km uzaklıktadır. Halkın Buzluk adını verdiği mağaranın tavan ve duvarlarından damlayan sular donarak buz tabakaları oluşturur

Ağrı Dağı 4000 m'ye kadar 1. jeolojik zamanda oluşmuş bazalt kütleleri, bu yükseklikten sonra andezit lavlarıyla oluşmuş volkanik dağdır. Dağın zirvelerinde takke şekilli Türkiye'nin en büyük buzulu yer alır. Zirvenin son 400 m'lik bölümünde gerçek buzul bulunur.
Milli park alanında kayalık alanlar, dağ bozkırları (200m-4000m), kuzey taraflarda çalı toplulukları (2000m-2500m), karla kaplı alanlar (4000m+) bulunur. Yörede çoğunluğu mevsimlik olan dereler doğar. Malaryesin, Yakup Peygamber, Buzhane, Karahan ve Söhlü deresi çevrede bulunan akarsulardır. Dere yatağı çevrelerine yaylalar ve köyler kurulmuştur.
Park içinde; Iğdır ili, Karakoyunlu ilçesi, Korhan yaylasında meteor sebebiyle oluştuğu kabul edilen çukur yer alır. 60m derinlik, 35 m genişliğe sahiptir[4]. Yeni yapılan araştırmalarda çukurluğun karstik erime süreci sonucunda oluşmuşobruk olduğu tespit edilmiştir.
Nuh'un gemisinin kalıntılarının bulunduğuna inanılan alan Doğubeyazıt yakınlarındadır. Telçeker ve Üzengili köyleri arasındaki alanda gemi siluetine benzer arazi yapısının geminin kalıntısı olduğuna inanılır. Alan doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak kontrol altına alınmıştır

Parkta Türkiye'ye endemik bir tür olan Süphan kertenkelesi yaşar. Alpin kuş türü olan ur keklik ile sakallı akbaba alanda yaşayan diğer türlerdir. Üçü Ağrı Dağı'na ait olmak üzere 21 endemik çiçek bulunur. Endemik tür olan acem güzel esmeri (Erebia iranica dromulus) ile nesli tehlikede olan Apollo kelebeği yörede yaşayan kelebek türleridir. 
Park alanında bitki örtüsünü; ardıç, huş, gürgen, kafkas üçgülü, aküçgül, yabani fiğ, kırmızı üçgül, yabani yonca, tilki kuyruğu, koyun yumağı, yabani arpa,buğday ve çavdar oluşturur.
Milli parkta görülen hayvan türleri şunlardır.: Ur keklik, çil keklik, kaya kekliği, çatal boynuzlu dağ keçisi, yaban koyunu, tavşan, tilki, kurt, yaban domuzu, vaşak, akbaba, kartal, doğan, şahin, engerek yılanı, sazan ve alabalık

Ağrı Dağı yürüyüş sporları ve dağcılık açısından önem taşımaktadır. Olta balıkçılığı, yamaç paraşütü, fotoğrafçılık amacıyla gelen turistleri ağırlamaktadır

Türkiye'de Milli Parklar



  Ağrı Dağı Milli Parkı
  Aladağlar Milli Parkı
  Altınbeşik Mağarası Milli Parkı
  Altındere Vadisi Milli Parkı
  Başkomutan Tarihi Milli Parkı
  Beydağları Sahil Milli Parkı
  Beyşehir Gölü Milli Parkı
  Boğazköy - Alacahöyük Milli Parkı
  Dilek Yarımadası - Büyük Mendere Deltası Milli Parkı
  Gala Gölü Milli Parkı
  Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
  Göreme Tarihi Milli Parkı
  Hattila Vadisi Milli Parkı
  Honaz Dağı Milli Parkı
  İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı
  Ilgaz Dağı Milli Parkı
  Kaçkar Dağları Milli Parkı
  Karagöl-Sahara Milli Parkı
  Karatepe Aslantaş Milli Parkı
  Kazdağı Milli Parkı
  Kızıldağ Milli Parkı
  Kovada Gölü Milli Parkı
  Köprülü Kanyon Milli Parkı
  Kuş Cenneti Milli Parkı
  Küre Dağları Milli Parkı
  Marmaris Milli Parkı
  Munzur Vadisi Milli Parkı
  Nemrut Dağı Milli Parkı
  Nenehatun Tarihi Milli Parkı
  Saklıkent Milli Parkı
  Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı
  Soğuksu Milli Parkı
  Spil Dağı Milli Parkı
  Sultan Sazlığı Milli Parkı
  Tektek Dağları Milli Parkı
  Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı
  Troya Tarihi Milli Parkı
  Uludağ Milli Parkı
  Yedigöller Milli Parkı
  Yozgat Çamlık Milli Parkı

7 Mart 2015 Cumartesi

Dünyanın Şekli ve Hareketleri Test Soruları





Dünyanın Şekli ve hareketleri Test Soruları İNDİR

ÜlkeleriTanıyalım Test Soruları



Ülkeleri tanıyalım ünitesi ile ilgili olarak Japonya, İngiltere, Hindistan ve Hollanda ile ilgili test soruları.

Sanayileşme süreci ve tarım ekonomi ilişkisi bu ilkeler tanıtılarak değerlendirilmiştir.

Bu konulara yönelik test soruları



ÜlkeleriTanıyalım Test Soruları İNDİR

5 Mart 2015 Perşembe

Levha Hareketlerinin Etkileri



Yer yuvarlağının iç yapısı hakkındaki bilgileri jeofizik bilimi araştırır. Jeofizik bilimi, yerin yapısını tespit etmek için;
Deprem dalgaları,
Volkanizma sırasında çıkan malzemelerin incelenmesi
Taşların incelenmesi,
Yer kabuğundaki sıcaklık değişimlerinin incelenmesinden yararlanır.

Kıtaları oluşturarak okyanusların altında da devam eden yer kabuğu, kesintisiz olmayıp çeşitli parçalara yarılmıştır. Yer kabuğunu oluşturan bu parçalara levha denir. Levha hareketlerinin en önemli nedeni litosferi harekete zorlayan magma akıntılarıdır.
1915 yılında Alman bilim adamı AlfredWegener ilk defa levhaların hareketi teorisini ortaya attı. Bu teoriye Levha Tektoniği Teorisi denir.  Wegner’e göre I.zamanda kıtalar tek bir parça halindeydi. Buna Pangea adı verilirdi ve onun çevresinde Panthalassa adı verilin deniz vardı. Pangea çeşitli kuvvetlerin etkisi ile hareket ederek parçalandı. Kuzeyde Laurasia, güneyde ise Gondwanaland karası oluşurken ikisinin arasında Tethyis Denizi yer aldı. Karaların bu yatay hareketlerinin sonucunda kıtalar oluştu. Kıtalar arasındaki boşlukların su ile kaplanması sonucunda okyanuslar ve denizler meydana geldi.



                                                                   Başlıca Levhalar


Levha Hareketleri
Levhalar üst mantonun akıcı ve yumuşak olan kısmında hareket ederler. Levhaların hareket etmesinin en önemli nedeni, mantonun alt bölümündeki sıcaklık ve basıncın etkisiyle oluşan konveksiyonel akıntılarıdır. Levhaların hareketleri üç şekilde gerçekleşir;
Birbirine yaklaşma
Birbirinden uzaklaşma
Yanal yer değiştirma

Levhaların Yaklaşma Hareketi :
Birbirine yaklaşan levhalar birbiri ile çarpışır ve çarpışma sonucu çeşitli yeryüzü şekilleri oluşur. Oluşan yeryüzü şekli çarpışan levhaların türüne göre değişir. Levhaların birbirine yaklaşması sonucu sağlar, sıradağlar, volkanik dağlar oluşur.
Levhaların yaklaşma hareket sonucu;
• Dalma–batma olayı oluşur.
• Dağlar ve kıvrımlı sıradağlar oluşur.
• Volkanik adalar oluşur.
• Okyanus çukurları oluşur.
a) Kıtasal Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Kıtasal levhaların yoğunlukları magmanın yoğunluğundan azdır ve magmaya batmazlar. Bu levhalar birbirine yaklaştığında levha kenarlarındaki yer kabuğu, çok büyük kıvrımlar oluşacak biçimde yukarı doğru itilir ve milyonlarca yıl içinde gerçekleşen bu olay sonucunda kıvrımlı sıradağlar oluşur.
Kıtasal levhaların yaklaşması sırasında yerkabuğunun yukarı itilmesi hareketi çok güçlüyse dağ oluşumu gerçekleşmez ve yer kabuğu eğilebilir, yatık bir hal alabilir ya da kırılabilir.
Ege Bölgesinde’ki Bozdağlar ve Aydın Dağları ile Himalaya Dağlarının oluşumu bu şekilde gerçekleşmiştir.


b) Okyanusal Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhanın yoğunluğu kıtasal levhanın yoğunluğundan fazladır ve bu levhalar birbirine yaklaştığında yoğunluğu fazla olan okyanusal levha kıtasal levhanın altına doğru dalar.
Okyanusal levhanın battığı bölgede yüzeyde bir hendek (çukur) oluşur. Bu olayın meydana geldiği bölgeye dalma–batma bölgesi denir.
Kıtasal levhanın altına dalan okyanusal levha ateş küre içinde daha derinlere daldığında yüksek sıcaklıktan dolayı eriyerek magmaya karışır. Magma da yeryüzünün zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselerek yeryüzünde volkanları oluşturur.
Okyanusal ve kıtasal levha çarpıştığında levha sınırlarında üstte kalan ve batmayan kıtasal levhadaki yer kabuğunun sıkışması, nedeniyle dağlar da oluşabilir. Güney Amerika Levhası’nın altına dalan Nazca Levhası’nın oluşturduğu And Dağları buna örnektir.


c) Okyanusal Levha– Okyanusal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhalar bir araya geldiğinde ikisi de birbirinin altına dalmaya çalışır. Yoğunluğu fazla olan diğerinin altına dalar ve dalmanın gerçekleştiği yerin yüzeyinde derin hendekler oluşur.
Dalan levha battığı noktada ateş küre ile temas ederek erir ve magmaya karışır. Magma okyanus tabanında bulduğu zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselmeye başlar ve yeryüzünde volkan dizilerini yani volkanik adaları oluşturur. Filipinler’deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.



Levhaların Uzaklaşma Hareketi :
Birbirinden uzaklaşan levhalar arasında çatlaklar oluşur. Magmanın çoğu uzaklaşan levhaların kenarlarında birikerek katılaşırken bir kısmı da çatlaklardan yüzeye ulaşarak (yayılma sırtları olarak adlandırılan) volkanik sıradağları oluşturur. Levhaların kenarlarında biriken magma, levhalara kuvvet uygulayarak levhaların birbirinden uzaklaşmasının sürmesine neden olur.

Okyanus tabanlarında milyonlarca yıl süren bu levha hareketleri yeni okyanusların oluşmasına veya günümüzdeki okyanusların şekil değiştirmesine neden olur. Sürekli biçim değiştiren okyanus tabanları zaman zaman yok olsa da bunların yerine yenileri oluşur.
Levhaların birbirinden uzaklaşması sonucu (levhaların birbirinden uzaklaştığı yerlerde);
• Okyanuslar oluşur.
• Okyanus ortası sırtları oluşur.(Atlas Okyanusundaki sırt 2500 m yüksekliktedir).
• Volkanik adalar oluşur.
• Volkanik sıradağlar oluşur.
• Okyanus tabanı genişler.
• Volkanik olaylar gerçekleşir.
• (Kabuk oluşumu gerçekleşir).


Levhaların Yanal Hareketi :
Yan yana olan iki levhanın aynı ya da farklı süratlerle aynı yönde ya da zıt yönde kayarak hareket etmesine levhaların yanal hareketi denir. Levhaların yanal hareketi sonucu depremler oluşur.
Diğer levha hareketlerinde gözlenen bir kısım levhanın magma içinde erimesi veya taşkürede artma azalma gibi olaylar yanal hareket sonrasında gözlenmez.
Yan yana olan levhaların sürtündüğü yerlerde kısa sürede ani ve şiddetli şekil değişiklikleri oluşur. Yanal hareket sırasında bir levha diğerine dayandığında arada kalan kayalar sıkışarak yerlerinden oynar ya da kırılır. Bunun nedeni levhalar arasındaki sürtünmenin çok büyük olmasıdır. Bu kırılma ve kopmalar sırasında açığa çıkan enerji dalgalar halinde yayılarak yeryüzünde sarsılmaya neden olur. Bu olaya deprem denir.
NOT : 1- Levha hareketleri sonucu 45 milyon yıl önce Himalayalar gibi dağlar ile 30 milyon
yıl kadar önce Kızıl Deniz gibi denizler oluşmuştur.
2- Okyanusların en derin noktası, Pasifik Okyanusu’ndaki Mariana Çukuru’dur ve derinliği yaklaşık 11033 m’dir. (1 kg’lık kütle yaklaşık 1 saatte bu çukura ulaşır).
 3- Dünyamızı Oluşturan Ana Levhalar :
• Avrasya levhası, Afrika levhası, Arap Levhası,
• Kuzey Amerika Levhası, Güney Amerika Levhası,
• Hindistan Levhası, Antarktika Levhası,
• Avustralya Levhası, Pasifik Levhası,
• Nazaka( Naska) Levhası, Filipin Levhası,
• Kokos levhası, Karayip Levhası, Skotya Levhası.
4- Başlıca Ayrılan Levhalar;
• Avustralya İle Antarktika, Afrika, Hindistan,
• Amerika levhaları ile Afrika, Avrasya, Antarktika
• Pasifik levhası İle Antarktika, Naska, Kokos
5- Başlıca Yaklaşan Levhalar;
• Avustralya–Pasifik,
• Avrasya–Pasifik,
• Avrasya–Hindistan
• Pasifik–Kuzey Amerika


Yeryüzündeki Deprem Kuşakları

Levha hareketleri sonucunda yerkabuğunun kırılmaya uğrayan bölümlerine fay denir. Yeryüzündeki depremlerin büyük bir bölümü levha sınırlarındaki fay hatlarında gerçekleşmektedir. Bu alanlarda oluşan depremlere tektonik depremler denir.
a.       Büyük Okyanus (Pasifik) Çevresi Deprem Kuşağı:
Depremlerin en etkili olduğu kuşaktır. Dünya’daki depremlerin %80 i bu kuşakta gerçekleşmektedir. Deprem ve volkanizma faaliyetlerinin etkisine bağlı olarak bu alana Ateş Çemberi de denilmektedir. Amerika’nın batı kıyıları, Asya’nın doğu kıyıları, Yeni Zellenda bu kuşakta yer alır.
b.      Alp-Himalaya Deprem Kuşağı:
Akdeniz- Himalaya deprem kuşağıda denir.  Dünyadaki depremlerin yaklaşık %17 si bu kuşakta gerçekleşir. Kanarya Adaları’ndan başlayarak Himalayalara kadar uzanır. Alp-Himalaya kıvrım kuşağında bulunan  Anadolu’nun büyük bir bölümü ikinci derece deprem kuşağında yer alır. Bu durum Anadolu’nunjeolojik  gelişimini henüz tamamlamadığını gösterir.

c.        Atlantik bölgesi
 Bu kuşak ise Atlas Okyanusu sırtı boyunca uzanır.

Kanada, ABD’nin iç ve doğu kesimi, Brezilya’nın iç ve doğu kesimi, Sibirya ve Avustralya depremin en görüldüğü alanlardır.

Yeryüzünde Volkanların Coğrafi Dağılışı

Volkanların en çok görüldüğü alan Büyük okyanus Çevresidir. Bu kuşağa Pasifik Ateş Çemberi adı verilmiştir. Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu, Akdeniz çevresi ve Afrika’nın doğusu volkanizmaalanlarının çok olduğu yerlerdir.

Yeryüzündeki Sıcak Suların Dağılışı
Yeryüzündeki sıcak su kaynaklarının dağılışı fay hatları ile paralellik gösterir. Yer kabuğunun faylarla parçalandığı bölgelerde magma kırık hatları boyunca yüzeye yaklaşarak sıcak su kaynakları için uygun ortam oluşturur. Yer kabuğundan derinlere doğru inildikçe sıcaklık her 33 metrede 1 derece artarken fay alanlarının bulunduğu bölgelerde bu artış 2-3 dereceye kadar çıkmaktadır.
Sıcak su kaynaklarının yaygın olduğu alanlara jeotermal bölge denir. Başlıca jeotermal bölgeler;
Amerika kıtasının batı kıyıları,
Hawai,
İzlanda,
Flipinler,
Malezya,
Endonezya,
Yunanistan,
İtalya,
Türkiye,
Japonya,
Cezayir,
Bu bölgeler jeotermal enerji üretimine elverişli alanlardır. Sıcak su kaynakları mineral yönünden zengin alanlardır. Bu özelliği ile termal turizme elverişli alanlardır.
Genç oluşumlu alanlar ile aktif volkanların bulunduğu alanlarda gayzerler oluşur.


TOPOGRAFYA VE KAYAÇLAR

TOPOGRAFYA VE KAYAÇLAR

Magmanın soğuması soğuması sonucunda oluşmuş yer kabuğunu oluşturan ana malzeme kayaçlardır. Bir veya birden fazla mineral ve organik maddelerden oluşmuş katı doğal maddelere kayaç denir.

Mineral doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir maddedir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1.     Doğal olarak oluşur.
2.     Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır.
3.     Belirli bir kimyasal formülü vardır.
4.     Katı halde olup nadiren sıvıdır.
5.     İnorganiktir.

Kayaçlar minerallerden, mineraller ise elementlerden oluşan doğal unsurlardır. Oluşum şekillerine göre kayaçlar başlıca üçe ayrılır.


Kayaç Döngüsü



Yerkabuğunu oluşturan 3 temel kayaç türü vardır.Bunlar;magmatik kayaçlar,tortul kayaçlar ve başkalaşım kayaçlarıdır.Ancak bunlar,oluştukları günden bugüne kadar geçen zamanda birçok değişikliğe uğramışlardır. Yani her ne kadar bulundukları yerde hiç hareket etmeden dursalar da, her biri çok uzun yıllardır süren bir değişikliğin parçasıdırlar. Kayaçların oluştukları günden bu yana devam eden ve farklı tür kayaçların doğal yollarla birbirine dönüşmesini açıklayan bu sürece "kaya döngüsü" denir. Kaya döngüsünü devam ettiren şey ise doğal olaylardır.

Şimdi gelelim bu serüvenin nasıl başlayıp ne şekilde devam ettiğine:
Yeraltındaki magmanın soğumasıyla oluşan magmatik bir kayaçtan başlayalım. Bu kayacın yerkabuğundaki tektonik hareketler sonucu yeryüzüne çıktığını düşünelim. Yüzeye çıkan bu kayaç artık burada oluşan tüm koşullardan etkilenebilecek durumdadır. Bu etkileşim oldukça değişik yollarla oluşabilir. Erozyon, yağmur suyu ve rüzgar bunlardan birkaçıdır. Bu olayların sonucunda kayaç, fiziksel ve kimyasal olarak değişime uğrar ve taşınma sonucu bir yerde çökelir. Farklı yerlerden gelen tüm çökeller, yeni gelen çökellerin de etkisiyle sıkışarak zamanla kendi içinde kaynaşarak taşlaşır. Ve böylelikle tortul kayacımız oluşur.

Oluşan bu yeni kayacımızın üzerine uzun bir süre daha yeni çökelimlerin devam edeceğini düşünelim. Zamanla üstündeki malzeme birikeceği için kayacımız basınca ve sıcaklığa daha fazla maruz kalacak demektir. Bu da tortul kayacımızın yapısında çok daha farklı değişimlere yol açacaktır. Basıncın ve sıcaklığın belli bir düzeye gelmesi sonucu oluşan yeni kayacımız artık bir başkalaşım kayacıdır. Oldukça yüksek bir sıcaklığa maruz kalırsa başkalaşım kayacımızın da değişimi kaçınılmazdır. Ve bu sıcaklığa dayanamayan kayacımız sonunda eriyerek magmatik kayaca dönüşür. Böylece döngümüzün başladığı yere yani tekrar magmatik kayaçlara gelmiş oluyoruz. Her ne kadar burada magmatik kayaçtan başladıysak da aynı şekilde tortul veya başkalaşım kayaçtan da başlayabiliriz bu döngüye. 

Başkalaşım ( Metamorfik ) Kayaçlar

1.       Başkalaşım ( Metamorfik ) Kayaçlar


Önceden oluşmuş bir kayacın sıcaklık ve basıncın etkisine bağlı olarak değişime uğraması sonucunda oluşurlar.
Granit        Gnays
Kalker        Mermer
Kömür        Elmas
Kil Taşı        Şist


Tortul ( Sedimenter ) Kayaçların Oluşumu

1.       Tortul ( Sedimenter ) Kayaçların Oluşumu

Yer kabuğunda farklı koşullar altında oluşmuş püskürük, tortul ve başkalaşım kayaçların, dış kuvvetler tarafından aşındırılıp taşınarak yeryüzündeki çukur alanlarda birikmesi sonucunda oluşan kayaçlara denir.
Ortak Özellikleri
Oluşumlarında dış kuvvetler etkilidir.
Daha çok tabakalı bir yapıya sahiptirler.
İçlerinde fosil bulunur.

Oluşumlarına göre üç gruba ayrılır.


a.       Fiziksel ( Kırıntılı ) Tortul Kayaçlar

Akarsu, rüzgar, buzul ve dalga gibi dış kuvvetlerin yeryüzündeki kayaçlardan kopardıkları parçaları çukur yerlerde biriktirmesi ve doğal bir çimento ile yapıştırılması sonucunda oluşurlar. Başlıcaları; breş, çakıl taşı ( Konglomera ), kum taşı ( gre ), marn, kil taşı gibi kayaçlardır.


b.      Kimyasal Tortul Kayaçlar

Suda çözünme özelliğine sahip kayaçların suda çözünerek taşınıp başka yerlerde tortullanması sonucunda oluşurlar. Başlıcaları; kalker, jips, kayatuzu, traverten gibi kayaçlardır.
Kalker ve jips gibi kolay eriyebilen kayaçların yaygın olduğu yerlerde akarsuların, yağışların ve kar erimelerinin etkisi ile oluşan şekillere karst topografyası denir. Mağaralar, travertenler, kanyon vadiler, polyeler karstik şekillerdendir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi karstik şekillerin en yaygın olduğu yerdir.


c.       Organik Tortul kayaçlar


Bitki ya da hayvan kalıntılarının belli ortamlarda birikmesi ve zamanla taşlaşması sonucu oluşur. Organik tortul taşların en tanınmış örnekleri mercan kalkeri, tebeşir ve kömürdür.

Püskürük ( Magmatik ) Kayaçların Oluşumu

1.       Püskürük ( Magmatik ) Kayaçların Oluşumu

Yerin derinliklerindeki magmanın soğuyarak katılaşması sonucunda oluşan kayaçlara püskürük kayaçlar denir. Magmanın katılaştığı bölgeye göre iki gruba ayrılır.


a.       İç püskürük kayaçlar

Magmanın yerin derinliklerinde yavaş yavaş katılaşması sonucunda oluşurlar. Başlıcaları; granit, diorit, siyenit ve gabrodur.
Magma yavaş yavaş soğuyup katılaştığı için iri kristalli, açık renkli ve çok sert kayaçlardır. Dış güçlerin üzerlerindeki kayaçları aşındırması sonucunda yüzeyde görülebilirler.
Granit kütlelerin fiziksel ve kimyasal ayrışmaya uğraması sonucunda farklı boyut ve şekillerde bloklar ortaya çıkar. İskoçya’daki tor topografyası bunun en tipik örnekleridir.


b.      İç Püskürük Kayaçlar

Magmanın volkanizma faaliyetlerine sonucunda yeryüzüne çıkıp soğuması sonucunda oluşan kayaçlardır. Bazalt, andezit, volkan camı ( obsidyen ), volkan tüfü başlıca örnekleri oluşturur.
Magmanın yeryüzünde hava ile temas ederek hızla soğuması sonucunda ince kristalli, camsı veya sünger görünümlü ve yumuşak kayaçlardır. Çok koyu renkli minerallerden oluşurlar.
Püskürük kayaçların özelliği magmanın katılaştığı yere ve kimyasal bileşimine bağlıdır.

Volkan tüfleri ve bazaltın bir arada bulunduğu Nevşehir, Ürgüp, Göreme Yöresinde peribacaları oluşmuştur. 

4 Mart 2015 Çarşamba

Coğrafya 9 Kazanımları

ÖĞRENME ALANI: A. DOĞAL SİSTEMLER – KAZANIMLAR
A.9.1. Doğa ve insan etkileşimini anlamlandırır.
A.9.2. Doğa ve insan etkileşimini ortaya koymada coğrafyanın rolünü algılar.
A.9.3. Doğal sistemlerin coğrafyanın konuları içerisindeki yerini belirler.
A.9.4. Bilgileri haritalara aktarmada kullanılan yöntem ve teknikleri kullanım amaçları açısından karşılaştırır
A.9.5. Koordinat sistemi ve haritayı oluşturan unsurlardan yola çıkarak zaman ve yere ait özellikler hakkında çıkarımlarda bulunur.
A.9.6. Eş yükselti eğrileriyle çizilmiş bir harita üzerinde ana yer şekillerini ayırt eder.
A.9.7. Dünyanın şekli ve hareketlerinin etkilerini yorumlar.
A.9.8. Atmosferin özellikleri ile hava olaylarını ilişkilendirir.
A.9.9. Hava durumu ile iklim özelliklerini etkileri açısından karşılaştırır.
A.9.10. İklim elemanlarının oluşumunu, dağılışını ve bunlar üzerinde etkili olan faktörleri sorgular.
A.9.11. Farklı iklim tiplerinin özellikleri ve dağılışları hakkında çıkarımlarda bulunur.
A.9.12. Dünyanın tektonik oluşumundaki değişim ve sürekliliğe kanıtlar gösterir.
A.9.13. Jeolojik zamanların özelliklerini tektonik olaylarla ilişkilendirerek açıklar.
A.9.14. İç kuvvetleri yer şekillerinin oluşumuna etkileriyle birlikte açıklar.
A.9.15. Dış kuvvetleri yer şekillerinin oluşumuna etkileriyle birlikte açıklar.
ÖĞRENME ALANI: B. BEŞERÎ SİSTEMLER – KAZANIMLAR
B.9.1. İnsan faaliyetlerinden yola çıkarak beşerî sistemlerin coğrafyanın konuları içerisindeki yerini açıklar.
B.9.2. Yerleşmelerin konumunu belirleyen ve gelişimini etkileyen faktörleri geçmişten günümüze fonksiyonel değişiklikler açısından analiz eder.
B.9.3. Yerleşme doku ve tiplerinin oluşmasında etkili olan nedenleri sorgular.
ÖĞRENME ALANI: C. MEKÂNSAL BİR SENTEZ: TÜRKİYE – KAZANIMLAR
C.9.1. Yaşadığı yerleşim biriminin coğrafi özellikleri hakkında çıkarımlarda bulunur.
C.9.2. Yaşadığı yerleşim alanının farklı zaman periyotlarındaki değişim ve sürekliliğini coğrafi açıdan analiz eder.
ÖĞRENME ALANI: Ç. KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER VE ÜLKELER – KAZANIMLAR
Ç.9.1. Dünyadaki farklı bölge örneklerini, özellikleri ve bölge belirlemede kullanılan kriterler açısından analiz eder.
Ç.9.2. Çeşitli ölçeklerdeki bölge örneklerini kullanarak bölge sınırlarının amaca göre değişebilirliğini açıklar.
Ç.9.3. Haritalardan yararlanarak çeşitli coğrafi kriterlerle belirlenmiş bölgelerde bulunan ülkeleri ayırt eder.
ÖĞRENME ALANI: D. ÇEVRE VE TOPLUM – KAZANIMLAR
D.9.1. İnsanların gereksinimlerinden yola çıkarak doğal çevreyi kullanma biçimlerini örneklendirir.
D.9.2. Doğal çevrenin insan faaliyetlerine etkilerini ve insanların doğal çevreye uyum süreçlerini karşılıklı ilişkileri çerçevesinde analiz eder.
D.9.3. Örneklerden yararlanarak doğal ortamda insan etkisiyle meydana gelen değişimlerin sonuçlarını analiz eder.

Haritalarla Yolculuk


Çeşitli amaçlarla ve ölçeklerle hazırlanan haritalar sayesinde insanlar, yaşadıkları mahallenin, ülkenin, şehrin yerini görebilmekte ve yönlerini bulabilmektedirler.
Kartografın harita çizimine başlamadan önce yapması gereken ilk unsur haritanın çizim amacını belirlemektir. Bu doğrultuda hazırlayacağı bir harita üzerinde bulunması gereken unsurlar şunlardır;
Enlem-boylam: Haritası yapılacak alanın öncelikle enlem ve boylamları belirlenir. Çünkü haritanın ölçeği, bu alanın genişliğine ve kullanım amacına göre belirlenir. 

Ölçek: Haritanın kullanım amacına göre belirlenmelidir.

Harita Anahtarı (Lejant): Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölümdür. Her haritanın kullanım amacına göre farklı işaretler kullanılır.

Başlık: Haritanın kullanım amacını belirtmeli, haritayı tanıtmaya yeterli, açık ve kısa olmalıdır.


Ölçek hesaplama

Ölçek hesaplarken aşağıdaki formülden faydalanırız:

Ölçek = Harita Uzunluğu / Gerçek Uzunluk

Örneğin 1 / 200000 ölçekli bir haritada 1 cm aslında 200000 cm e eşittir.

200000 cm ise 2 km etmektedir. Yani 1 cm, 2 km ile gösterilmiş.

Soru 1: Ölçeği verilmemiş bir haritada iki nokta arası gerçek uzunluk 40 km dir. Bu uzunluk haritada 40 cm ile gösterilmiş ise haritanın ölçeği nedir?

Ölçek = Harita Uzunluğu / Gerçek Uzunluk

Ölçek = 40 cm / 40 km

Birimlerini eşitleriz, bunun için cm'yi km'ye çevirirken 5 sıfır ekleriz:

Ölçek = 40 cm / 4000000 cm

Sadeleştirme yaparsak:

Ölçek = 1 / 100000 bulunur.

Soru 2: 1/200000 ölçekli bir haritada 10 cm ile gösterilen bir mesafe, başka bir haritada 5 cm ile gösterilmiştir. İkinci haritanın ölçeği nedir?

Bu soruda iki harita vardır. İlk haritadaki bilgilerden yola çıkarak öncelikle gerçek uzunluk bulunur.

GU = HU x ÖP = 10 x 200000 = 2000000 cm

Gerçek uzunluk hiçbir zaman değişmez. Dolayısıyla ikinci haritadaki harita uzunluğu ile gerçek uzunluğu kullanarak ikinci haritanın ölçeğini bulabiliriz.

Ö = HU/GU = 5/2000000 = 1/400000

Harita Uzunluğu Hesaplama
Eğer haritanın ölçeği ve gerçekte kaç km olduğu biliniyorsa aşağıdaki formülle harita uzunluğu bulunabilir.

Harita Uzunluğu = Gerçek Uzunluk / Ölçeğin Paydası

Harita uzunluğu genellikle santimetre (cm) olarak ifade edilir.

Soru 1: Gerçekte 6 km mesafe bulunan iki kasaba arasındaki uzaklık 1/300000 ölçekli haritada kaç cm olarak gösterilir

Gerçek Uzunluk = 6 km = 600000 cm
(5 sıfır ekleyerek santimetreye çevirdik)

Ölçek Paydası: 300000

Harita Uzunluğu = Gerçek Uzunluk / Ölçeğin Paydası
Harita Uzunluğu = 600000 / 300000
Harita Uzunluğu = 2 cm

Soru 2: 1/400000 ölçekli bir haritada 20 cm olarak gösterilen uzaklık, 1/200000 ölçekli bir haritada kaç cm gösterilir?

Soruda iki tane harita bulunmaktadır. Birinin ölçeği ve harita uzunluğu bilinirken diğerinin sadece ölçeği biliniyor. Öncelikle birinci haritadan gerçek uzunluğu bulmalıyız.

GU = HU x ÖP = 20 x 400000 = 8000000 cm

Belirtilen yerin gerçek uzunluğunu biliyoruz. İkinci haritanın ölçeği de 1/200000 verilmiş. Bu durumda harita uzunluğunu hesap edebiliriz.

HU = GU / ÖP = 8000000 / 200000 = 40 cm bulunur.


Gerçek Uzunluk Hesaplama
Harita üzerinde verilen değerlerden faydalanarak iki nokta arasındaki kuş uçuşu uzaklık bulunabilir:

Gerçek Uzunluk = Harita Uzunluğu x Ölçeğin Paydası

Soru 1: 1/500000 ölçekli bir haritada iki şehir arası 6 cm olarak ölçülmüştür. İki kent arası gerçekte kaç km dir?

GU = HU x ÖP
GU = 6 x 500000
GU = 3000000 cm
GU = 30 km

Soru 2: 1/200000 ölçekli bir haritada 5 cm'lik uzaklık gerçekte kaç km dir?

GU = HU x ÖP
GU = 5 x 200000
GU = 1000000 cm = 10 km

NOT: cm'yi km'ye çevirirken 5 sıfır sileriz.

Alan Hesaplama
Formül: Haritadaki Alan = Gerçek Alan / Ölçek (Payda)2

Örnek : Gerçek alanı 590.4 km2 olan göl 1 / 1.200.000 ölçekli haritada kaç cm2 gösterilir.

Orantıyla Çözüm :

Ölçeğe göre ;
1 cm 12 km'yi göstermektedir.

1 cm2 144 km2'yi gösteriyorsa
x cm2 590.4 km2'yi gösterir.
--------------------------------------------------------
x = 590.4 / 144 = 4.1 cm2 dir.

Formülle Çözüm :

Haritadaki Alan = Gerçek Alan / Ölçek2 (Payda)
Haritadaki Alan = 590.4 / (12)2
Haritadaki Alan = 590.4 / 144 = 4.1 cm2

UYARI: Haritalardaki alan hesaplanırken ölçek paydasının karesi mutlaka alınmalıdır.

Eğim Hesaplama
İki nokta arasındaki yükselti farkının, yatay uzaklığa oranına “eğim” denir.

Not: Eğim değeri yüzde (%) olarak isteniyorsa bu oran 100 ile, binde (‰) olarak isteniyorsa 1000; derece ( o ) olarak isteniyorsa 60 ile çarpılır. Eğim hesaplamalarında birimler metre cinsinden alınır. Özellikle yatay mesafe genelde km cinsinden verilir. Km verildiğinde (000) üç sıfır ekleyerek birimi metreye çeviririz.
.
Eğim arttıkça; gerçek uzaklık ile iz düşüm uzaklık arasındaki fark artar.



Harita Türleri

Bir kentin imar planının çıkarılması, karayolu, demiryolu ya da köprü yapımı için en uygun yerin belirlenmesi, arkeoloji, coğrafya gibi birçok alanda araştırma yapılması sırasında haritalardan yararlanılır. Haritalar konularına ve ölçeklerine göre ikiye ayrılır.

Konularına Göre Haritalar

Konularına göre haritalar, kullanım amaçlarına göre genel haritalar ve özel haritalar olarak ikiye ayrılır.

Genel Haritalar
Toplumun geniş kesimi tarafından kullanılabilen haritalardır.

- Topoğrafya Haritaları

İzohips (eş yükselti) eğrisi yöntemi ile yapılır. Araziyi ölçekleri oranında ayrıntıları ile gösterirler. Ölçekleri 1 / 20.000 ile 1 / 500.000 arasında değişir. 1 / 20.000'den büyük ölçekli olanlar kadastro işlerinde ve askeri amaçlarla kullanılır. Bu haritalardan ölçek, uzunluk alan ve eğim hesaplamada yararlanılır.

- Fiziki Haritalar

Fiziki haritalar, yeryüzünün kabartı ve çukurluklarını gösteren orta ya da büyük ölçekli haritalardır.

Fiziki haritalar hazırlanırken eş yükselti ve eş derinlik eğrileri geniş aralıklarla geçirilir. Bu aralıklar çeşitli renklerle boyanır. Yükseltiler genellikle yeşil, sarı ve kahverenginin çeşitli tonları ile, derinlikler ise açıktan koyuya mavi rengin tonları ile gösterilir.

- Siyasi ve İdari Haritalar

Yeryüzünde veya bir kıtada bulunan ülkeleri, bir ülkenin idari bölünüşünü, yerleşim merkezlerini gösteren haritalardır. Bu haritalardan uzunluk ve alan bulmada yararlanılır. Ancak yer şekilleri hakkında bilgi edinilemez.

- Duvar ve Atlas Haritaları

Eğitim ve öğretim amacına yönelik haritalardır. Ölçekleri 1 / 1.100.000'dan daha küçüktür. Dünya'nın tümünü, kıtaları veya ülkeleri gösterirler.

Özel Haritalar

Belirli bir konu için hazırlanmış haritalardır. Bu haritalardan bazıları şunlardır:

- Araziden Yararlanma Haritaları

Bir bölgede arazinin nasıl kullanıldığını gösteren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla ekili-dikili alanların, çayır ve mera alanlarının, orman alanlarının, bölünüşü ile kayalık, bataklık gibi kullanılmayan alanlar hakkında bilgi edinilir. Tarımın türü ve tarım ürünleri de bu haritalarda gösterilir.

- Ekonomi Haritaları

Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün ekonomik özelliklerini gösteren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla endüstri kuruluşlarının türü, sayısı, dağılışı, çalışanların sayısı hakkında bilgi edinilir.

- Hidrografya Haritaları

Bir bölgenin su potansiyeli (akarsular, göller, yeraltı suları, kaynaklar) hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla akarsuların drenaj tipi, akım miktarı, kanallar, göl sularının özellikleri, yeraltı sularının türü, kaynakların türü sayısı ve verimlilik derecesi hakkında bilgi edinilir.

- İzoterm Haritaları

Bir bölgede, eş sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğriye izoterm denir.

İzotermler yardımıyla çizilen izoterm haritalarından, bir bölgedeki sıcaklık dağılışı hakkında bilgi edinilir.

Sıcaklık dağılışını daha iyi gösterebilmek için, bu haritalar sıcaklık basamaklarına uygun olarak renklendirilir. Sıcak yerler için kırmızının tonları soğuk yerler için mavinin tonları kullanılır.

- Jeomorfoloji Haritaları

Bir bölgedeki şekillenme süreci yani iç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan yer şekilleri hakkında bilgi veren haritalardır.

Bu haritalarda faylar, yamaçlar, vadi türleri, birikinti konileri, sekiler, ovalar ve daha bir çok yer şekli taranarak gösterilir. Yer şekillerinin kolay ayırt edilmesi amacıyla bu haritalar renklendirilir.

- Nüfus Haritaları

Dünya'nın bütününde ya da bir bölümündeki nüfusun dağılışı ve özellikleri hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalarda nüfus dağılışı noktalama ile gösterilir. Nüfus yoğunluğu haritaları ise renklendirilir.

- Toprak Haritaları

Bir bölgenin toprak özellikleri ve dağılışları hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalardan, yetiştirilecek ürünlerin belirlenmesi, buna bağlı olarak topraklardan daha iyi verim alınabilmesi gibi bir çok konuda yararlanılır.

Ölçeklerine Göre Haritalar

- Büyük Ölçekli Haritalar

Ölçekleri 1 / 200.000'e kadar olan bu haritalarda:
* Küçültme oranı azdır. 
* Ayrıntı fazladır. 
* Birim düzlemde gösterilen gerçek alan küçüktür. 
* Eşyükselti eğrileri arasındaki yükselti farkı azdır. 
* Planlar ve topoğrafya haritaları bu gruba girer.

- Orta Ölçekli Haritalar

* Ölçekleri 1 / 200.000 ile 1 / 1.000.000 arasında olan haritalardır.
* Ayrıntılar, büyük ölçekli haritalar göre daha azdır.

- Küçük Ölçekli Haritalar

Ölçekleri 1 / 1.000.000'dan daha küçük olan haritalarda;
* Ayrıntı en azdır. 
* Küçültme oranı en fazladır. 
* Birim düzlemde gösterilen gerçek alan büyüktür. 
* Eşyükselti eğrileri arasındaki farkı fazladır. 
* Duvar ve atlas haritaları bu gruba girer.