Levha Hareketlerinin Etkileri
Yer yuvarlağının iç yapısı hakkındaki bilgileri jeofizik
bilimi araştırır. Jeofizik bilimi, yerin yapısını tespit etmek için;
Deprem dalgaları,
Volkanizma sırasında çıkan malzemelerin incelenmesi
Taşların incelenmesi,
Yer kabuğundaki sıcaklık değişimlerinin incelenmesinden
yararlanır.
Kıtaları oluşturarak okyanusların altında da devam eden yer
kabuğu, kesintisiz olmayıp çeşitli parçalara yarılmıştır. Yer kabuğunu
oluşturan bu parçalara levha denir. Levha hareketlerinin en önemli nedeni
litosferi harekete zorlayan magma akıntılarıdır.
1915 yılında Alman bilim adamı AlfredWegener ilk defa
levhaların hareketi teorisini ortaya attı. Bu teoriye Levha Tektoniği Teorisi denir.
Wegner’e göre I.zamanda kıtalar tek bir parça halindeydi. Buna Pangea adı verilirdi ve onun çevresinde
Panthalassa adı verilin deniz vardı.
Pangea çeşitli kuvvetlerin etkisi ile hareket ederek parçalandı. Kuzeyde Laurasia, güneyde ise Gondwanaland karası oluşurken ikisinin
arasında Tethyis Denizi yer aldı.
Karaların bu yatay hareketlerinin sonucunda kıtalar oluştu. Kıtalar arasındaki
boşlukların su ile kaplanması sonucunda okyanuslar ve denizler meydana geldi.
Başlıca Levhalar
Levha Hareketleri
Levhalar üst mantonun akıcı ve yumuşak olan kısmında hareket
ederler. Levhaların hareket etmesinin en önemli nedeni, mantonun alt
bölümündeki sıcaklık ve basıncın etkisiyle oluşan konveksiyonel akıntılarıdır. Levhaların
hareketleri üç şekilde gerçekleşir;
Birbirine yaklaşma
Birbirinden uzaklaşma
Yanal yer değiştirma
Levhaların
Yaklaşma Hareketi :
Birbirine yaklaşan levhalar birbiri ile çarpışır ve çarpışma
sonucu çeşitli yeryüzü şekilleri oluşur. Oluşan yeryüzü şekli çarpışan
levhaların türüne göre değişir. Levhaların birbirine yaklaşması sonucu sağlar,
sıradağlar, volkanik dağlar oluşur.
Levhaların yaklaşma hareket sonucu;
• Dalma–batma olayı oluşur.
• Dağlar ve kıvrımlı sıradağlar oluşur.
• Volkanik adalar oluşur.
• Okyanus çukurları oluşur.
a) Kıtasal
Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Kıtasal levhaların yoğunlukları magmanın yoğunluğundan azdır
ve magmaya batmazlar. Bu levhalar birbirine yaklaştığında levha kenarlarındaki
yer kabuğu, çok büyük kıvrımlar oluşacak biçimde yukarı doğru itilir ve
milyonlarca yıl içinde gerçekleşen bu olay sonucunda kıvrımlı sıradağlar
oluşur.
Kıtasal levhaların yaklaşması sırasında yerkabuğunun yukarı
itilmesi hareketi çok güçlüyse dağ oluşumu gerçekleşmez ve yer kabuğu
eğilebilir, yatık bir hal alabilir ya da kırılabilir.
Ege Bölgesinde’ki Bozdağlar ve Aydın Dağları ile Himalaya
Dağlarının oluşumu bu şekilde gerçekleşmiştir.
b)
Okyanusal Levha–Kıtasal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhanın yoğunluğu kıtasal levhanın yoğunluğundan
fazladır ve bu levhalar birbirine yaklaştığında yoğunluğu fazla olan okyanusal
levha kıtasal levhanın altına doğru dalar.
Okyanusal levhanın battığı bölgede yüzeyde bir hendek
(çukur) oluşur. Bu olayın meydana geldiği bölgeye dalma–batma bölgesi denir.
Kıtasal levhanın altına dalan okyanusal levha ateş küre
içinde daha derinlere daldığında yüksek sıcaklıktan dolayı eriyerek magmaya
karışır. Magma da yeryüzünün zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselerek
yeryüzünde volkanları oluşturur.
Okyanusal ve kıtasal levha çarpıştığında levha sınırlarında
üstte kalan ve batmayan kıtasal levhadaki yer kabuğunun sıkışması, nedeniyle
dağlar da oluşabilir. Güney Amerika Levhası’nın altına dalan Nazca Levhası’nın
oluşturduğu And Dağları buna örnektir.
c)
Okyanusal Levha– Okyanusal Levha Yaklaşması :
Okyanusal levhalar bir araya geldiğinde ikisi de birbirinin
altına dalmaya çalışır. Yoğunluğu fazla olan diğerinin altına dalar ve dalmanın
gerçekleştiği yerin yüzeyinde derin hendekler oluşur.
Dalan levha battığı noktada ateş küre ile temas ederek erir
ve magmaya karışır. Magma okyanus tabanında bulduğu zayıf noktalardan yeryüzüne
doğru yükselmeye başlar ve yeryüzünde volkan dizilerini yani volkanik adaları
oluşturur. Filipinler’deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.
Levhaların
Uzaklaşma Hareketi :
Birbirinden uzaklaşan levhalar arasında çatlaklar oluşur. Magmanın
çoğu uzaklaşan levhaların kenarlarında birikerek katılaşırken bir kısmı da
çatlaklardan yüzeye ulaşarak (yayılma sırtları olarak adlandırılan) volkanik
sıradağları oluşturur. Levhaların kenarlarında biriken magma, levhalara kuvvet
uygulayarak levhaların birbirinden uzaklaşmasının sürmesine neden olur.
Okyanus tabanlarında milyonlarca yıl süren bu levha
hareketleri yeni okyanusların oluşmasına veya günümüzdeki okyanusların şekil
değiştirmesine neden olur. Sürekli biçim değiştiren okyanus tabanları zaman
zaman yok olsa da bunların yerine yenileri oluşur.
Levhaların birbirinden uzaklaşması sonucu (levhaların
birbirinden uzaklaştığı yerlerde);
• Okyanuslar oluşur.
• Okyanus ortası sırtları oluşur.(Atlas Okyanusundaki sırt
2500 m yüksekliktedir).
• Volkanik adalar oluşur.
• Volkanik sıradağlar oluşur.
• Okyanus tabanı genişler.
• Volkanik olaylar gerçekleşir.
• (Kabuk oluşumu gerçekleşir).
Levhaların
Yanal Hareketi :
Yan yana olan iki levhanın aynı ya da farklı süratlerle aynı
yönde ya da zıt yönde kayarak hareket etmesine levhaların yanal hareketi denir.
Levhaların yanal hareketi sonucu depremler oluşur.
Diğer levha hareketlerinde gözlenen bir kısım levhanın magma
içinde erimesi veya taşkürede artma azalma gibi olaylar yanal hareket
sonrasında gözlenmez.
Yan yana olan levhaların sürtündüğü yerlerde kısa sürede ani
ve şiddetli şekil değişiklikleri oluşur. Yanal hareket sırasında bir levha
diğerine dayandığında arada kalan kayalar sıkışarak yerlerinden oynar ya da
kırılır. Bunun nedeni levhalar arasındaki sürtünmenin çok büyük olmasıdır. Bu
kırılma ve kopmalar sırasında açığa çıkan enerji dalgalar halinde yayılarak
yeryüzünde sarsılmaya neden olur. Bu olaya deprem denir.
NOT : 1- Levha hareketleri sonucu 45 milyon yıl önce
Himalayalar gibi dağlar ile 30 milyon
yıl kadar önce Kızıl Deniz gibi denizler oluşmuştur.
2- Okyanusların en derin noktası, Pasifik Okyanusu’ndaki
Mariana Çukuru’dur ve derinliği yaklaşık 11033 m’dir. (1 kg’lık kütle yaklaşık
1 saatte bu çukura ulaşır).
3- Dünyamızı
Oluşturan Ana Levhalar :
• Avrasya levhası, Afrika levhası, Arap Levhası,
• Kuzey Amerika Levhası, Güney Amerika Levhası,
• Hindistan Levhası, Antarktika Levhası,
• Avustralya Levhası, Pasifik Levhası,
• Nazaka( Naska) Levhası, Filipin Levhası,
• Kokos levhası, Karayip Levhası, Skotya Levhası.
4- Başlıca Ayrılan Levhalar;
• Avustralya İle Antarktika, Afrika, Hindistan,
• Amerika levhaları ile Afrika, Avrasya, Antarktika
• Pasifik levhası İle Antarktika, Naska, Kokos
5- Başlıca Yaklaşan Levhalar;
• Avustralya–Pasifik,
• Avrasya–Pasifik,
• Avrasya–Hindistan
• Pasifik–Kuzey Amerika
Yeryüzündeki Deprem Kuşakları
Levha
hareketleri sonucunda yerkabuğunun kırılmaya uğrayan bölümlerine fay denir. Yeryüzündeki depremlerin
büyük bir bölümü levha sınırlarındaki fay hatlarında gerçekleşmektedir. Bu
alanlarda oluşan depremlere tektonik depremler denir.
a.
Büyük Okyanus (Pasifik) Çevresi
Deprem Kuşağı:
Depremlerin
en etkili olduğu kuşaktır. Dünya’daki depremlerin %80 i bu kuşakta
gerçekleşmektedir. Deprem ve volkanizma faaliyetlerinin etkisine bağlı olarak
bu alana Ateş Çemberi de denilmektedir. Amerika’nın batı kıyıları, Asya’nın
doğu kıyıları, Yeni Zellenda bu kuşakta yer alır.
b.
Alp-Himalaya Deprem
Kuşağı:
Akdeniz- Himalaya deprem kuşağıda denir. Dünyadaki depremlerin yaklaşık %17 si bu
kuşakta gerçekleşir. Kanarya Adaları’ndan başlayarak Himalayalara kadar uzanır.
Alp-Himalaya
kıvrım kuşağında bulunan Anadolu’nun
büyük bir bölümü ikinci derece deprem kuşağında yer alır. Bu durum Anadolu’nunjeolojik
gelişimini henüz tamamlamadığını
gösterir.
c.
Atlantik bölgesi
Bu kuşak ise Atlas Okyanusu sırtı
boyunca uzanır.
Kanada, ABD’nin iç ve doğu kesimi, Brezilya’nın iç ve doğu
kesimi, Sibirya ve Avustralya depremin en görüldüğü alanlardır.
Yeryüzünde Volkanların Coğrafi Dağılışı
Volkanların
en çok görüldüğü alan Büyük okyanus Çevresidir. Bu kuşağa Pasifik Ateş Çemberi adı verilmiştir. Atlas Okyanusu, Hint
Okyanusu, Akdeniz çevresi ve Afrika’nın doğusu volkanizmaalanlarının çok olduğu
yerlerdir.
Yeryüzündeki Sıcak Suların Dağılışı
Yeryüzündeki
sıcak su kaynaklarının dağılışı fay hatları ile paralellik gösterir. Yer
kabuğunun faylarla parçalandığı bölgelerde magma kırık hatları boyunca yüzeye
yaklaşarak sıcak su kaynakları için uygun ortam oluşturur. Yer kabuğundan
derinlere doğru inildikçe sıcaklık her 33 metrede 1 derece artarken fay
alanlarının bulunduğu bölgelerde bu artış 2-3 dereceye kadar çıkmaktadır.
Sıcak
su kaynaklarının yaygın olduğu alanlara jeotermal bölge denir. Başlıca jeotermal
bölgeler;
Amerika
kıtasının batı kıyıları,
Hawai,
İzlanda,
Flipinler,
Malezya,
Endonezya,
Yunanistan,
İtalya,
Türkiye,
Cezayir,
Bu
bölgeler jeotermal enerji üretimine elverişli alanlardır. Sıcak su kaynakları
mineral yönünden zengin alanlardır. Bu özelliği ile termal turizme elverişli
alanlardır.
Genç
oluşumlu alanlar ile aktif volkanların bulunduğu alanlarda gayzerler oluşur.
0 yorum:
Yorum Gönder