Ekonomiye Yön Veren Güç: Doğal Kaynaklar
Doğada kendiliğinden oluşmuş, insan aklı ve tekniğinin ürünü olmayan, meydana gelme aşamalarında insanın
herhangi bir rolünün olmadığı bütün zenginlik kaynaklarıdoğal kaynak olarak adlandırılır.
Dünya üzerinde yapılan pek çok beşerî faaliyetin temelinde doğal
kaynaklar vardır. Örneğin, tarım aslında beşerî bir faaliyettir. Ancak faaliyetin esas kaynağı doğal bir
kaynak olan tarım topraklarıdır. Aynışekilde sular da doğal
kaynak olup, bu ortamda balıkçılık,
enerji üretimi ve ulaşım etkinlikleri birer beşerî
faaliyettir.
Doğal Kaynakların Sınıflandırılması
Doğal kaynaklar, çok fazla çeşitlilik gösterir. Çeşit bakımından zengin olan doğal
kaynaklar değişik kriterler göz önüne alınarak sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma temelde tükenebilen doğal kaynaklar
ve tükenmeyen doğal kaynaklar şeklinde olmaktadır.
Tükenebilen doğal kaynaklardan başlıcaları; petrol, doğal gaz, kömür,
madenler vs. dir.
Tükenmeyen doğal kaynaklar ise kendi arasında
daimi kaynaklar ve belli şartlar
dahilinde kendinikendini yenileyebilen kaynaklar şeklinde
ikiye ayrılır. Daimi kaynaklar; rüzgâr,
dalga, su ve Güneş'tir.
Belirli şartlar dahilinde kendini yenileyebilen
kaynaklar ise; orman, jeotermal enerji, toprak ve havadır.
Doğal Kaynak Ve Ekonomi İlişkisi
Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip ülkeler
doğal kaynaklardan etkin biçimde
faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu zengin petrol, doğal gaz
ve demir yataklarını verimli biçimde kullanmaktadır.
Zengin doğal kaynaklara sahip bazıülkeler
teknik bilgi ve sermaye bakımından
yetersiz oldukları için yeterince gelişememişlerdir. Örneğin, Afrika'nın en fazla petrol üreten ülkelerinden olan Nijerya'da halkın
geliri ve yaşam standardı oldukça düşüktür.
Doğal kaynaklar yönünden fakir, ancak sermaye iş gücü ve
teknoloji açısından zengin olan ülkeler dışarıdan ham madde alıp bu açıklarını kapatmaktadır. Örneğin, Japonya doğal kaynaklar yönüyle fakir olmasına rağmen, yukarıda sözü edilen özellikleri kullanarak bu açığını
kapatmıştır.
Geri kalmış ve doğal kaynaklar yönünden fakir olan ülkeler ise zaten yetersiz olan kaynaklarından
teknik ve sermaye eksikliği yüzünden yeterince yararlanamamaktadır. Bu ülkelere
Moğolistan örnek olarak verilebilir. Dünya nüfusunun
artışı ve sanayideki teknik gelişmeler
doğal kaynaklara olan ihtiyacı her
geçen gün artırmaktadır. Nüfus artışı pazar alanları oluştururken, teknik icatlar ve üretim
hızının artması farklı doğal kaynaklara yönelme ihtiyacını artırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları, sınırlı düzeydeki
doğal kaynakların işletilmesi ile karşılanmaya çalışılmaktadır.
Doğal Kaynaklar ve Kalkınma
Yetişmiş insan gücünün olmadığı bir yerde zengin doğal
kaynaklar bir anlam ifade etmez. Çünkü
kaynaklarıçıkartan, şekillendiren, başka kaynaklarla birleştirerek
yeni kaynak üreten ve bütün bunları kendi ihtiyaçları için kullanan insandır. İnsan, varoluşundan bugüne kadar doğal kaynaklardan yararlanmıştır.
Sanayi İnkılabıyla doğal kaynakların önemi daha da artmıştır. Teknik icatlar ve gelişmeler
kaynakların kullanımını daha da kolaylaştırmıştır. Bazı toplumlarda ulaşılan refah düzeyi doğal kaynakların en akılcı biçimde kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Doğal kaynaklar, ülkelerin en önemli ekonomik güçleridir. Kalkınma modellerini öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış
kaynaklarla destekleyen ülkeler, kalkınma sürecini istikrarlı bir şekilde alabilmişlerdir
0 yorum:
Yorum Gönder