Ekolojik Döngülere İnsan Müdahaleleri
I. SU DÖNGÜSÜNE İNSAN ETKİLERİ
A. TARIMDA SU KULLANIMININ SUNDÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Kurak ve yarı kurak bölgelerde sulama, tarımsal üretimi
önemli düzeyde artırmaktadır. Bu amaçla büyük bir bölümü yarı kurak iklim özellikleri gösteren bölgelerde sulama amaçlı büyük yatırımlar
gerçekleşmiş ve yapılmaya devam edilmektedir. Sulama projelerinin yetersizliği ve
yanlış su yönetimi sonucunda su kayıpları
artmaktadır. Böylece hem planlanandan daha küçük
alanlar sulanmakta ve hem de aşırı su
kayıpları, taban suyunu yükselterek drenaj ve çoraklık gibi
çözümü güç sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Belirtilen koşullarda suyun yüksek randımanla iletilmesi, dağıtılması ve
toprağa uygulanması ile etkin çalışan drenaj altyapıların kurulması ve işletilmesi, sahip olduğumuz
su kaynaklarının verimli kullanımını sağlayan etkenlerdir.
B. KENTLEŞME VE NÜFUS ARTIŞININ SU DÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Dünya nüfusunun hızlı bir şekilde artması ve nüfusun önemli bölümünün kentlerde yaşaması su kaynakları üzerinde önemli bir etkendir. Dünyada
1940-1980 yılları arasında su kullanımı iki katına çıkmıştır. Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her
geçen gün artmaktadır. Dünya nüfusunun % 40'ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısıçekmektedir.
Dünyada kentsel nüfusun hızlı bir şekilde artması beraberinde betonlaşmayı da
getirmektedir. Arazinin binalar ve yollar yapılarak
betonlaştırılmasıyla yağış sularının yer altına sızması büyük ölçüde engellenmektedir. Bu durum bir yandan sel olaylarının
artmasına bir yandan da yer altı su
potansiyelinin azalmasına neden olmaktadır.Yine şehirlerde nüfusun fazla olması nedeniyle yer altı suları kullanımı artmaktadır. Bu durum, yer altı su
seviyesinin düşmesine, özellikle deniz kıyısındaki şehirlerde deniz suyunun yer altı
suyuna karışmasın yol açmaktadır.
C. SANAYİDE SU KULLANIMININ SU DÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Sanayide su kullanımı, tarımda su kullanımına göre daha azdır, ancak oluşturduğu kirlilik daha fazladır.
Fabrika atıklarıyla kirlenen su kaynakları,
nehirler ve denizler için büyük tehdit oluşturmaktadır. Sanayide su kullanım oranı, endüstrileşmişülkelerde,
genel su tüketiminin % 50 ile 80'i arasında değişmektedir.
Kul landığımız pek çok ürünün üretimi sırasında çok mik-tar-da su harcanmaktadır. Örneğin, 1
otomobil üretmek için 150 ton, 1 ton çelik üretmek için 240 ton ve 1 varil ham petrolü
rafine etmek için 7 ton su kullanılmaktadır.
D. BARAJ VE KANALLARIN SU DÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Çeşitli amaçlarla akarsular üzerine yapılan her baraj, yapısı, konumu ve boyutlarına göre değişen
oranda, akarsuların doğal akışlarını ve yapısını değiştirmektedir. Bu durum, suyun kalitesinin bozulması, canlıların yaşam
alanlarının tehlike altına girmesi ve pek çok canlı türünün bu nedenle yok olması gibi
birçok sorunlara yol açmaktadır.Yine su kaynakları kısıtlı olan
kapalı havzalardaki akarsularda inşa
edilen barajlar, suyu havzanın
irtifası yüksek noktalarında tutarak havzanın aşağı kesimlerine olan su akışını
azaltmaktadır. Bu durumda, havzanın orta
kesimindeki yer altı sularının aşırı derecede azalmasına ve bazı durumlarda havzalardaki göllerin
kurumasına neden olmaktadır.
E. SULAK
ALANLARIN KURUTULMASININ SU DÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Sulak alanlar, insanların tarım
faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi bakımından tercih ettikleri ilk yerleşim bölgeleri
olmuştur. Nüfus artışı ve teknolojik gelişmelerle
birlikte yeni tarım alanları elde etme amacıyla sazlıklar, bataklıklar, taşkın ovaları ve gölleri kurutulmaya başlanmıştır. Yapılan
araştırmalar; yeryüzündeki sulak alanların %
50'sinin yok olduğunu, Orta Doğadaki sulak alanların %
97'sinin insan etkinliklerini desteklemek amacıyla
kurutulduğunu, su talebinin son 25 yıl içinde %
60 arttığını göstermektedir. Yine Akdeniz ülkeleri
sulak alanlarının % 70'ini kaybetmiştir.
Sulak alanların
kurutulduğu bölgelerde su rejiminde-meydana gelen bozulmalar ve iklimsel değişmelerin
yanı sıra; bir çok canlı türünün neslinin tehlikeye düşmesi
ya da tamamen yok olması gibi sorunlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca,
sulak alanlardan aşırı su kullanımı sonucunda bu sahalardaki suyun kalitesi ve miktarı azalmakta
böylece ekosistemler zarar görmektedir.
Örneğin, Hatay'daki Amik Gölü'nün
suyu, 1968 yılında açılan dört drenaj kanalı ile Asi Nehri'ne boşaltılarak
kurutulmuş ve tarım yapılmaya başlanmıştır. Ancak gölden elde edilen yer, çevreye
göre altı metre daha aşağıda kalmış ve drenaj kanallarının en küçük bir
yağmurda dolarak neredeyse eski hâline dönmektedir.
Böylece her yıl onbinlerce dönümlük ekili alan sular altında
kalmaktadır. Amik Gölü'nün kurutulması ile birlikte Hatay'ın
iklimini de değiştirmiştir. Bölgede yağışlar düzensizleşmiş ve seller artmıştır.
F. BİTKİÖRTÜSÜNÜN TAHRİBİNİN SU DÖNGÜSÜNE ETKİLERİ
Bitkilerin özellikle ağaçların su döngüsüne önemli katkıları vardır. Ağaçlar dal ve yapraklarıyla yağış sularının bir
bölümünü tutar ve buharlaşma yoluyla atmosfere geri gönderir.
Ayrıcak kökleriyle yağış sularının yüzeyde hızlı bir şekilde akmasını engelleyerek suların yer
altına sızmasını kolaylaştırır. Bu durum yer altı sularının
beslenmesi ve su döngüsünün sağlanması bakımından son derece önemlidir.
Doğal bitki örtüsünün tahrip edildiği sahalarda yağış suları hızla yüzeysek akışa geçer. Buna bağlı olarak seller oluşur. Toprak örtüsü hızla aşınır ve yok olur. Yer altına sızma
azaldığından yer altı su seviyesi düşer.
II. KARBON DÖNGÜSÜNE İNSANMÜDAHALELERİ
Karbondioksit atmosferi oluşturan
su buharı ve diğer birçok gazla birlikte, Dünya'ya
sera etkisi yaparak soğumasınıönlemekte ve yeryüzünü ortalama 14 °C sıcaklıkta tutmaktadır. Fakat son 150 yıldan beri artan karbondioksit oranı Dünya'nın % 30
oranında ısınmasına neden olmuştur.
Karbon döngüsünü oluşturan çok sayıda sürecin sorunsuz işlemesi, atmosferden büyük
miktarlarda alınan ve ormanlar, okyanuslar ile yer altındaki
kömür, doğalgaz ve petrol rezervlerinde depolanan karbon miktarına bağlıdır. İnsanlar,
başta ormanların yakılması olmak üzere, bu rezervlerdeki karbonu zamanından önce açığa çıkararak
döngünün dengesini bozmaktadır.
Fosil yakıtların kullanılması karbonun açığa çıkmasını hızlandırarak atmosferde küresel iklimi etkileyecek ölçüde
karbondioksit birikmesine neden olmaktadır.
Atmosfere her yıl 6,5 milyar tonu fosil yakıtlardan
ve 1,5 milyar tonu da ormansızlaşmadan
kaynaklanmak üzere toplamda yaklaşık 8
milyar ton karbon bırakılmaktadır. Ancak bu miktar atmosferdeki karbonun % 10'luk bölümünü oluşturmaktadır.
Geri kalan % 90'lık bölüm doğal kaynaklardan sağlanmaktadır.
Karbon döngüsüne insan müdahaleleri genel olarak şu şekilde
sıralanabilir:
ﺇ Ulaşım araçlarında,
fabrikalarda ve konutlarda fosil yakıtların
(petrol, kömür, doğal gaz, odun) kullanılması.
ﺇ Atmosferdeki
karbonu önemli ölçüde depolayan ormanların yok
edilmesi.
ﺇ Pirinç
tarlaları gibi çok sulu ve bataklık alanların oluşturulmasıyla metan oksitlenmesinin sağlanması gibi
müdahalelerdir.
Yapılan araştırmalar, bu müdahaleler sonucunda Sanayi Devrimi'nin gerçekleştiği
yaklaşık 150 yıldan beri atmosferdeki karbondioksit oranının arttığını ve
kullanım bu hızla sürerse gelecek 100 yıl içinde
karbondioksit oranının 2 - 3 misli artacağını göstermektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder