Teknolojinin Çevresel Etkileri
I.
TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ÇEVRE SORUNLARI
NELERDİR?
Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma
gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya zorlamıştır.
Mevcut Dünya topraklarından daha çok verim elde etmek ve zamanda tasarruf etmek zorunlu hâle
gelmiştir.
Sanayi Devrimi'nin gerçekleştirilmesiyle
başlayan makineleşme süreci, gelişen teknolojiyle birlikte birçok
alanda yaygınlaşmıştır. Sanayileşmenin ürünü olan makineler, insanların doğal çevreyi
değiştirme sürecini hızlandırmıştır. Bu süreç içinde doğal dengenin bozulmasıçevre
sorunlarını da beraberinde getirmiştir.
A. SU KİRLENMESİ
İnsanlar tarafından kaynaklanan etkiler sonucunda istenmeyen zararlı
maddelerin suyun niteliğinin bozulmasını sağlayacak oranda ve miktarda suya karışmasıyla su kirliliği oluşur.
Su kirliliğinin başlıca kaynakları; konutlar ve sanayi kuruluşlarından çevreye
verilen kirli sular, gübreleme ve ilaçlama faaliyetleri sırasında
tarım alanlarından yer altı sularına karışan kimyasal maddeler ve nükleer
santrallerden çıkan sıcak sulardır.
Su kirliliği, insanlar ve özellikle sularda yaşayan
canlılar için potansiyel bir tehlikedir. Sanayi kuruluşları ve
termik santrallerde soğutucu olarak kullanılan
sular, bu işlevi gördükten sonra çevreye yüksek sıcaklıkta sular olarak salınmaktadır. Bu
durum, sularda yaşayan canlıların ölmesine yol açmaktadır.
Ayrıca sulara karışık kurşun ve amonyak gibi maddeler çeşitli
hastalıklara neden olur. Bu maddeler beyin böbrek,
karaciğer, mide, bağırsak ve kemik iliği gibi organlarda tahribata yol açar.
Buna bağlı olarak bulantı, kusma, mide ağrıları gibi rahatsızlıklara neden olur.
Yine bol miktarda fosfor içeren
deterjanlı sular ile gübre çözeltilerindeki azot ve fosfor gibi maddeler akarsulara, göllere
karıştığında yosun türü bitkilerin aşırıüremesine neden olmaktadır. Aşırı gelişme gösteren
bu tür bitkiler, sulardaki oksijeni fazla tükettiğinden
balıkların ölümüne neden olur. Bunun yanında
denizlere, göllere ve akarsulara atılan çöpler
de balıkçılık ve turizm gibi faaliyetleri olumsuz etkiler.
B. TOPRAK KİRLENMESİ
insanlar tarafından toprağın içine ya da üzerine bırakılan ya da başka şekillerde toprağa karışan zararlı maddelerin toprağın niteliğini bozmasına toprak kirliliği denir.Toprak
kirliliğine yol açan başlıca faktörler; sulardan toprağa karışan
maddeler, hava yoluyla gelen maddeler, tarım
alanlarında kullanılan ilaç ve gübrelerden kaynaklanan kimyasal maddeler ile kentsel katı ve sıvı
atıklardır.
Fabrika bacalarından havaya karışan çeşitli gazlar, asit yağışları hâlinde
yeryüzüne düştüğünde toprağa karışarak verimini düşürür. Yine tarımsal ilaçların ve kimyasal gübrelerin çözeltileriyle sanayi tesisleri ve kentsel atıkların karıştığı
sular, toprağa temas ettiğinde kirliliğe neden olur. Toprağa çeşitli
yollarla karışan ağır metaller (kurşun, çinko, cıva vb.), bitkiler yoluyla bitkileri tüketen
insan ve hayvanlara geçebilmektedir. Bu durum, çeşitli
hastalıklara neden olmaktadır.
C. HAVA KİRLENMESİ
Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve su buharışeklinde
bulunabilen maddelerin, insan ve diğer
canlılara zarar verebilecek miktarda yükselmesine
hava kirliliği denir.Hava
kirliliğini oluşturan unsurlar içinde zarar derecesi en yüksek
olan karbonmonoksit gazıdır. Bu nedenle, bu gazın
havadaki miktarıçoğunlukla hava kirliliği için bir
ölçü kabul edilmektedir. Karbonmonoksit gazı atmosfere
karıştığında, su buharı ile birleşerek asit hâline dönüşmektedir. Solunumla doğrudan
alındığında, solunum organlarındaki
nem ile birleşerek yine asit hâline dönüşebilmekte ve çeşitli hastalıklara yol açmaktadır. Ayrıca bitkilerde bazı enzimlerin bileşimini ve madde alışverişi süreçlerini bozar. Böylece yapraklarının sararmasına ve bitkinin tamamen ölmesine
neden olur. Günümüzde Avrupa Kıtası gibi sanayileşmiş bölgelerdeki ormanlarda görülen
bitki ölümlerinin temelinde bu olay yatmaktadır.
Günümüzde sanayi faaliyetlerinin, nüfus ve
trafik yoğunluğunun şehirlere göre farklılık göstermesi, hava kirliliğinin
de şehirlere göre değişik şekillerde görülmesini sağlamıştır. Örneğin, sanayi tesisleri ile binaların ısıtılmasında
kullanılan fosil yakıtların yanması sonucu çıkan gazların oluşturduğu dumanın sisle karışmasıyla oluşan hava kirliliği örneği Londra'da ortaya çıkmış ve bu
nedenle bu tür hava kirliliğine Londra tipi kirlilik denilmiştir.
Bu tür hava kirliliği görüldüğüşehirlerde; cilt ve gözlerde
tahrişe, bronşit ve amfizem gibi solunum yolu hastalıklarına
neden olur. Asit yağmurları sonucu zamanla toprağın
verimsizleşmesine yol açar.Araçların egzozlarından çıkan gazların güneşışınlarının etkisiyle karbondioksite dönüşmesi şeklinde
hava kirliliği ise okyanustan nemin de etkisiyle ilk kez Los Angeles şehrinde
ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Los Angeles tipi
kirlilik olarak adlandırılan bu
hava kirliliği de yine çeşitli cilt, göz, solunum yolu, kalp ve damar hastalıklarına
neden olmaktadır.
D. NÜKLEER (RADYOAKTİF) KİRLİLİK
Uranyum ve toryum gibi elektron yayan maddelerin doğal
denge hâlindeki diğer maddelerin atom yapılarını
bozmasına nükleer (radyoaktif)
kirlilik denir. Bu kirlilik
radyoaktif maddelerin hava, su ve toprağa karışmasıyla
gerçekleşir. Nükleer kirlenmenin başlıca kaynakları; nükleer
enerji santrallerinden gelen radyoaktif atıklar,
nükleer denemeler ve nükleer
silah üreten tesislerdir. Bu kaynaklardan çevreye
yayılan radyoaktir maddelerin etkileri yıllarca
sürmektedir. Havaya, suya ve toprağa karışan bu
maddeler besin zinciri yoluyla bitkilerden hayvanlara ve insanlara geçmektedir.
Böylece canlı sağlığınıçok uzun vadede etkilemektedir.
E. BESİN KİRLENMESİ
Günümüzde artan çevre kirliliğiyle birlikte gıda maddelerinin hijyeni önemli
bir hâl almıştır. Fabrikalarda gıda üretimi sırasında hijyen konusuna dikkat edilmemesi çeşitli
hastalıklara neden olmaktadır. Tarım ürünlerinde
biriken tarımsal ilaçlar doğrudan ya da dolaylı olarak besin zinciri yoluyla insanlara geçebilmektedir.
Yine balıkların bünyesinde bulunan kirli sulardan kaynaklanan kimyasal maddeler, besin
zinciri yoluyla insanlara geçebilmektedir.
F. GÜRÜLTÜ (SES) KİRLİLİĞİ
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan diğer bir
çevre sorunu da gürültü kirliliğidir. İnsanları rahatsız eden ve sağlığı etkileyen seslerin bütününe gürültü kirliliği denir. Gürültü
kirliliğinin oluşumunda etkili olan başlıca
faktörler; ulaşım araçları, sanayi kuruluşları, atölyeler ve çeşitli araçlardır.
Gürültü kirliliği insanlarda fiziksel, fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklara
neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda gürültünün kılcal damarların daralmasına, kan basıncının artmasına, kulak ve beyin iltihaplanmalarına,
kalp atışı, kan dolaşımı ve solunum rahatsızlıklarının oluşmasına neden olduğu görülmüştür. Bu duruma bağlı olarak insanlarda iş gücü
verimi ve konsantre olma yeteneği
azalmaktadır.
G. ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanların yaşam
konforu artmış, kullandığı birçok teknoloji ürünü yaşamın parçası olmuştur. Cep telefonları,
bilgisayar, uydu antenleri, televizyonlar, elektrikli cihazlar gibi aletler
yaydıklar elektromanyetik enerjiyle kısa ve
uzun vadeli riskleri de beraberinde getirmektedir.
Bu tür cihazlarla yakın temas sonucunda insan sağlığında çeşitli
sorunlara yol açabilmektedir. Bu etkilerin başlıcaları; boğazda
kuruluk hissi, gözde ağrıları, baş ağrıları, uykusuzluk, seslere karşı
hassasiyet, işitme zorluğu ve yorgunluktur.
ATIKLAR
I. ATIK TÜRLERİ VE ÇEVREYE ETKİLERİ
A. KATI ATIKLAR
Günümüzde şehirleşmenin artmasıyla birlikte özellikle büyük yerleşim birimlerinden insanların karşılaştığı en büyük çevre
sorunu çöplerdir. Evsel katı atıkların bir bölümü organik atıklar oluştururken, kalan kısmını ise kâğıt, karton, tekstil, plastik, deri, metal, ağaç, cam
ve kül gibi katı atıklar oluşturmaktadır. Katı atıkların türü şehirlerin ekonomik düzeyine
göre değişebilmektedir.
Dünya'da katı atıkların yönetiminin üç temel ilkesi vardır.
Bunlar az atık üretilmesi, atıkların geri kazanılması ve atıkların çevreye zarar vermeden yok edilmesidir. Çöplerin
toplanması, depolanması veya yok edilmesine kadar tüm
hizmetlerin bir plan çerçevesinde ele alınması ve öncelikle bu atıkların değerlendirilmesi veya geri kazanılmasına, çevre ile
uyumlu atık yönetimi denilmektedir.
Uygun şekilde depolanmamışçöpler yer altı ve yüzeysel su kirliliğine, haşerelerin üremesine, çevreye kötü kokuların yayılmasına, görüntü kirliliğine ve çeşitli hayvanlar vasıtasıyla taşıyıcı
mikropların yayılmasına neden olmaktadır.
Katı atıkların yok olma süresi ve çevreye olan zararları türlerine
göre değişebilmektedir. Örneğin; plastik şişeler 1000 yıl, alüminyum kutular 10 - 100 yıl,
portakal kabuğu 6 ay, piller 100 yıl, kâğıt 2 -
5 ay ve cam şişe 4 bin yılda ayrışarak doğaya geri dönmektedir.
Bu maddeler içinde özellikle atık pillerin çevreye ve insan sağlığına
olan zararıçok büyüktür. Pillerin bileşiminde bulunan cıva, kadmiyum, kurşun, çinko, lityum ve nikel gibi kimyasal maddeler, pillerin çöplere
gelişigüzel atılması sonucunda toprağa ve yer altı sularına karışmaktadır. Bunun sonucunda toprak zehirlenir ve kullanılama hâle
gelir. Sulardaki ekosistemler etkilenir. Örneğin,
bir kalem pil yaklaşık 4 m2 toprağı kirletebil-mektedir. Atık
pillerin neden olduğu başlıca hastalıklar sinir sistemi hastalıkları,
kanser, böbrek ve karaciğer hastalıklarıdır.
B. SIVI ATIKLAR
Sıvı atıkların büyük bölümünün atık sular oluşturmaktadır. Bu sular; evsel, endüstriyel,
tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş
sular, maden ocakları ve cevher hazırlama tesislerinden kaynaklanan sular ile şehir bölgelerinden
gelen kanalizasyon sularıdır.
Sıvı atıkların sularda oluşturduğu kirlilik ve etkileri fiziksel, kimyasal ve biyolojik olmak üzere üç
grupta görülür. Fiziksel etkiler; suyun sıcaklık,
tat, koku özelliklerinin değişmesidir. Kimyasal etkiler; çeşitli ağır
metallerin (kurşun, cıva vb.), organik ve inorganik maddelerin suda birikmesidir. Biyolojik etkiler
ise organik atıkların etkisiyle suda, oksijeni tüketen
algler, bakteriler ve küflerin oluşmasıdır.
Sulara karışan cıvanın insan ve çevre sağlığına olan etkileri oldukça
fazladır. Suya bağlı besin zehirlenmelerinin önemli
bölümü cıvadan kaynaklanan zehirlenmelerdir.
Örneğin, 1951 yılında Japonya'daki Minamata Körfezi
yakınlarında kurulan plastik fabrikasının atık
sularının körfeze karışmasından bir süre sonra yüzlerce insan ciddi hastalıklara
yakalanmıştır. Bu hastalıkların başlı-caları; kısmi felç, şuur kaybı ve körlüktür. Atıksulara karışan cıva tabana çöker ve burada bakteriler tarafından çözülür.
Daha sonra sudaki planktonlar cıvayı
bünyelerine alır. Planktonlarla beslenen balıklara
oradan da bu balıklarla beslenen insanlara geçer.
C. GAZ ATIKLAR
Gaz atıklar; sanayi tesislerinden, konutlardan, taşıtlardan,
yangınlardan, çöp depolama alanlarından kay-naklanmaktadır. Gaz
atıkların çevre ve insan sağlığına etkileri küresel çevre sorunlarında işlenecektir.
II. GERİ DÖNÜŞÜM
Dünya nüfusun hızlı bir şekilde artması ve teknolojik gelişmeler
doğal kaynakların tüketimini hızla artırmaktadır. Ancak doğal kaynakların sınırsız olmadığı, dikkatlice kullanılmadığı
takdirde bir gün bu kaynakların tükeneceği şüphesizdir. Bu nedenle alınacak önlemlerin
başında doğal kaynakların israfınıönlemek gelmektedir. Ancak, artan ihtiyaçlar
kaynakların kullanımı sürekli arttığından başka yöntemlere de ihtiyaç vardır. Bunların başında atıkların ekonomiye geri kazandırılması
gelmektedir.
Atıkların önemli bir miktarını geri dönüştürülerek ve yeniden kullanılabilir
malzemeler yapılmaktadır. Örneğin; atıklar içindeki cam, metal, plastik ve kağıt,
karton gibi atıklar çeşitli işlemlerden geçirilerek yeni bir ham madde olarak değerlendirilebilmektedir.
Bu atıkların ham madde gibi kullanılarak şişe,
kutu, plastik, kağıt, gübre gibi yeni bir maddeye dönüştürülmelerine
geri dönüşüm denir. Özellikle demir, çelik, bakır, kurşun, kağıt, plastik, kauçuk, cam gibi ekonomik değeri
olan maddelerin geri kazanılması, ülke ekonomileri
açısından son derece önemli bir kazançtır.
Atık maddelerin geri dönüşümünün başlıca
yararları
şunlardır:
ﺇ
Doğal kaynakların tükenmesini önlenir. Örneğin, % 100 geri dönüşümle elde edilen 1 ton kâğıt üretimi
17 ağacın kurtulmasına ve yaklaşık 23,5 m3 suyun tasarruf edilmesini sağlar.
ﺇ
Ülke ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen hurda malzemeye ödenen
döviz miktarı azalır.
ﺇ
Çevredeki atık madde miktarı azalır.
ﺇ
Çevre kirliliği önlenir.
ﺇ
Enerji tasarrufu sağlanır. Örneğin,
metal içecek kutularının geri dönüşümü işleminde bu metaller direkt olarak eritilerek yeni ürün hâline dönüştürüldüğünde bu
metallerin üretimi için kullanılan maden cevheri ve bu cevherin saflaştırılma işlemlerine
gerek olmadan üretim gerçekleştirilebilmekte-dir. Bu şekilde
bir alüminyum kutunun geri dönüşümünden %
96 oranında enerji tasarrufu sağlanabilir.
ﺇ
Ekonomiye katkı sağlar.
Geri dönüşümün en yaygın uygulaması gelişmişülkelerde görülmektedir. Örneğin, Almanya'da tüketicilerin, ambalajları temiz
ve doğru ayrılmış bir şekilde poşetlere koyup belirlenen gün ve
saatlerde dışarı çıkarmaları istenmektedir. Bu kurala uymayanlara para cezaları
kesilmektedir. Bu uygulama sonucunda evsel atılarda
% 14 oranında düşüş sağlanmıştır. Yine italya ve isviçre
gibi ülkelerde ambalaj atıklarını
azaltmak için ambalaj kutuları birden fazla kullanılacak
sağlamlıkta üretilmektedir. Belçika'da ikinci el eşyalar için bir toplama, yenileme ve depolama merkezi kurulmuştur. Böylece
gençlere ve özürlülere yeni bir iş alanı açılmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder