Türkiye Ekonomisinin Sektörel dağılımı
İnsanların yaşamlarını ve geçimlerini sürdürebilmek için yaptığı üretim, dağıtım, tüketim, ticaret, değişim ve bölüşüm ile ilgili etkinliklerin bütününe adı verilir. Ekonomide farklı iş
kollarını kapsayan birimler tarım,
sanayi ve hizmet sektörleri olarak üçe ayrılır. Bu sektörlerin ülke içindeki oranı ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında bilgi verir. Örneğin, az gelişmiş ülkelerde tarım sektörünün ülke ekonomisi içindeki oranı yüksekken hizmet ve sanayi sektörünün ülke
ekonomisindeki oranı düşüktür. Gelişmiş ülkelerde bu durumun tam tersi söz
konusudur.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Coğrafi Konum
Herhangi bir ülkenin Dünya üzerindeki yeri o ülkenin coğrafi konumunu ifade eder. Buna göre, ülkemiz
Kuzey Yarım Kore'nin orta kuşağında yer almaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak dört
mevsim özellikleri belirgin olarak yaşanır,
iklim koşulları genelde ılımandır. Bu durum birçok tarım ürününün yetişmesine olanak sağlamıştır. Bu durumun yanı sıra üç tarafının denizlerle çevrili olması da önemli bir avantajdır. Karadeniz'e komşu ülkeler ile diğer ülkeler arasındaki deniz ticareti İstanbul ve Çanakkale
boğazları yolu ile yapılmaktadır. Ülkemizin Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının
birbirine en fazla yaklaştığı bir konumda bulunması da önemli
ulaşım yollarının ülkemizden geçmesinde önemli bir etkendir. Bu durum ekonomiye olumlu katkılar sağlarken,
diğer taraftan ülkemizi doğu ve batı kültürleri arasında bir buluşma noktası hâline getirmiştir. Ülkemizin zengin yer altı
kaynakları ile zengin su kaynaklarına
sahip olması da ekonomimizi olumlu yönde
etkilemektedir.
YeryüzüŞekilleri
Türkiye, ortalama yükseltisi ve engebeliliği
fazla olan bir arazi yapısına sahiptir. Bu durum tarım, sanayi ve ulaşım olmak üzere
birçok ekonomik faaliyeti olumsuz etkilemiştir.
Buralarda yapılan ekonomik faaliyetlerde, başta ulaşım
giderleri olmak üzere giderler artmakta ve verimlilik düşmektedir.
Bununla birlikte ülkemizde yeryüzüşekillerinin engebeli ve yüksek
olmasının ekonomiye olumlu katkıları
da olmaktadır. Şöyle ki; yeryüzüşekillerinin engebeli olması iklim
çeşitliliğinin fazla olmasını bu da tarım ürünüçeşitliliğinin fazla olmasını sağlamıştır. Ülkemiz arazisinin yüksek
ve engebeli olmasının getirdiği bir başka olumlu etki de, akarsularımızın
hidroelektrik potansiyellerinin yüksek
olmasıdır. Bu durumun elektrik enerjisi üretimindeki
önemi büyüktür. Ayrıca dağlarımızdan kış sporları, yayla turizmi, dağcılık ve
ormancılık gibi alanlarda da yararlanılarak
ekonomiye önemli katkılar sağlanmaktadır.
Yükselti ve engebenin az olduğu
yerler, ekonomik faaliyetleri genelde olumlu yönde
etkilemiştir. Ülkemizdeki ekonomik faaliyetlerin önemli
bir kısmı buralarda yapılmaktadır. Kıyı ovalan ile yükseltinin 500 metreden az olduğu
ovalarda çok çeşitli tarım ürünleri yetiştirilmekte ve yüksek verim elde edilmektedir. Ayrıca ham
maddesi tarıma dayanan sanayi kolları da bu
arazilerde yoğunlaşmıştır.
İklim
İklim bir yerde yapılan ekonomik faaliyetler üzerinde
doğrudan ya da dolaylışekilde bir etkiye sahiptir. Ülkemizin
coğrafi konumundan kaynaklanan farklı iklim
özellikleri ekonomik faaliyetlerin de çeşitlenmesini
sağlamıştır. Bunları aşağıdaki örnekleri inceleyerek görelim.
Ülkemizde iklimin çeşitli olmasıçok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesine olanak sağlamıştır. Örneğin, ülkemizde
tropikal iklimin tarım ürünleri olan çay, muz ve turunçgil gibi ürünler yetiştirilirken; karasal iklimin görüldüğü bölgelerde
şeker pancarı ve tahıllar, Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerde
pamuk, zeytin, incir ve çeşitli
meyveler yetiştirilir. Bu tarım ürünlerine bağlı olarak kurulan fabrikalar ülkemiz
ekonomisine önemli katkı sağlar. Ülkemizdeki turistik faaliyetlerin çeşitliliği üzerinde
de iklimin etkisi vardır. Sıcak iklimin hâkim olduğu Akdeniz ve Ege kıyılarında plaj turizmi gelişme gösterirken,
soğuk iklimin hâkim olduğu bölgelerde kış turizmi gelişme göstermektedir.
İklim koşulları sanayi faaliyetlerinin dağılışında ve
gelişmesinde önemli bir role sahiptir. Ülkemizde
soğuk iklim koşullarının yaşandığı bölgelerde sanayi gelişme
olanağı bulamamıştır. Bunda ulaşım faaliyetlerinin aksaması, ısıtma
giderlerinin maliyeti artırması gibi nedenler etkili olmuştur.
Nüfus
Türkiye'de hızlı nüfus artışının bir sonucu olarak genç ve
dinamik nüfus oranı yüksektir. Ancak nüfusun istihdam sıkıntısının yaşanması ekonomiyi olumsuz yönde
etkilemektedir. Buna karşın nüfusun eğitilerek nitelikli hâle
getirilmesi ve istihdamın sağlanması durumunda ülkemiz ekonomisi için önemli bir zenginlik olacaktır.
TÜRKİYE'NİN EKONOMİ POLİTİKALARI SEKTÖREL DAĞILIMI NASIL ETKİLEMİŞTİR?
Ülkemizde uygulanan ekonomi politikalarının amacı; doğal ve
beşerî kaynakları en iyi şekilde kullanmak, istihdamı artırmak,
dengeli gelir dağılımını ve istikrarlı kalkınmayı sağlamaktır. Bu amaçla Cumhuriyetin kuruluşundan
günümüze kadar farklı dönemlerde çeşitli çalışmalar yapılmıştır.
1923-1932 Dönemi
Cumhuriyet kurulduktan sonra ekonomik kalkınmanın sağlanması için ilk
önce 17 Şubat 1923 yılında izmir iktisat Kongresi toplanmıştır.
Kongrede; devletin ekonomiyi özendirici
ve düzenleyici olarak etkili olması kararlaştırılmış,
siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla güçlendirilmesi hedef alınmıştır. Bu
dönemde tarım ve sanayi alanında da önemli gelişmeler yaşanmış, bu sektörleri destekleyecek politikalar izlenmiştir.
Bunun için 1925 yılında aşar vergisi kaldırılmış, 1926 yılında tarımda makineleşmenin sağlanması için teşvikler verilmiştir. Ziraat Bankası aracılığı ile çiftçilere kredi olanağı sağlanmıştır. Sanayi kuruluşlarının teşviki ve korunması için 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu ve Gümrük
Kanunu çıkarılmıştır. 1929 yılında Dün-ya'yı sarsan ekonomik bunalım
nedeniyle devletçilik politikası uygulanmaya başlamış, yerli malların ülke içindeki payını artırmak için yabancı mallara yüksek gümrük vergileri konulmuştur.
1932-1950 Dönemi
Bu dönemde, devletin ekonomideki etkinliğini
artırmak için 1933 yılında Sümerbank kurulmuştur. Özel sermaye birikiminin yetersizliği
nedeniyle Türkiye'de, 1933 yılında devletçilik yoluyla
sanayileşme politikasına geçilmiştir.
Planlı sanayileşmeyi sağlamak için 1933 - 1937 yıllan arasında I. Beş Yıllık Sanayi Planı uygulanmıştır. 1938 - 1942 yılları arasında da II. Beş Yıllık
Sanayi Planları yapılmış, ancak II. Dünya
Savaşı nedeniyle bu plan gerçekleşememiştir.
Bu dönemde savaşın etkisiyle yatırımlar azaltılıp kaynaklar daha çok savunma amaçlı kullanılmıştır. Milli Ekonomiyi Koruma Kanunu çıkarılmıştır.
Savaş sonrasında ekonomide devletçilik
politikasının etkisi azaltılmaya çalışılmıştır. 1947 yılında hazırlanan liberal karakterli bir kalkınma
planı 1948 - 1952 yılları arasında uygulanmıştır.
1950 - 1960 Dönemi
Bu dönemde devletin ekonomideki etkisi azalmıştır.
Altyapıçalışmalarına önem verilmiş, önemli kara yolları, sulama, liman enerji projeleri hayata geçirilmiş Türkiye
âdeta bir şantiyeye dönmüştür. Tarımda önemli gelişmeler yaşanırken sanayide istenilen gelişmeler
olmamıştır.
1960'tan Sonraki Dönem
1960tan itibaren ekonomik, sosyal ve kültürel
kalkınmanın hızlanması amacı ile 30 Eylül 1960 tarihinde başbakanlığa bağlı
Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur.
Beş Yıllık Kakınma Planları
1962 yılında yapılan ve bir yıl uygulanan kalkınma planının başarılı olmasıüzerine, beş yıllık kalkınma planları hazırlanmış ve ilk plan 1963 -1967 yılları arasında
uygulanmıştır. Bu tarihten günümüze kadar dokuz tane kalkınma
planı hazırlanmış ve son plan da 2007 -2013 yıllarını
kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu planlamaların en
belirgin özelliği özel sektörü yatırıma teşvik etmesidir. 1980 sonrasında
devlet imalat sanayii yatırımlarınıönemli ölçüde azaltmış bunun yerine altyapıçalışmalarına ağırlık
vermiştir.
1983 yılından itibaren ekonomide dışa açılma süreci
başlamış, giderek bölgesel ve küresel etkilere daha açık hâle
gelmiştir.
Türkiye'de Mekânsal Farklılıklara Yönelik Uygulamalar ve Teşvik
Politikaları
Ülkemizde bölgeler arasındaki coğrafi koşulların eşit olmamasından dolayı, her yerin eşit düzeyde gelişmesi olanaklı değildir. Elverişli koşullara sahip yerler daha fazla gelişirken,
elverişsiz koşullara sahip bölgeler daha az gelişir. Bu
durum başta iç göçler olmak üzere çeşitli problemlere neden olur. Bunun için ülkemizin
gelişmemiş yörelerinde yapılacak yatırımlarıözendirmek ve dengeli kalkınmayı sağlamak
için teşvik uygulamaları yapılmaktadır. Bu uygulamalardan başlıcaları;
ﺇ
Vergi indirimi veya ertelemesi,
ﺇ
Arsa temini,
ﺇ
Araç gereç almında gümrük vergisi ve kdv indirimi veya muafiyeti,
ﺇ
Ucuz enerji vs.
ﺇ
Ülkemizde çeşitli dönemlerde uygulamaları yapılmış
ve bu uygulamalar devam etmiştir.
2005 yılında teşvik yasası'nın kapsamı genişletilerek 49 il bu yasa kapsamına alınmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder